Kenan Evren’in Noterlik Kurbanlığı (1)

“Kurban Bayramı yaklaşmaktadır. Bir akşam yemeğinde damadına : ‘Oğlum, Kurban Bayramı yaklaşıyor. Yakınlarda bir imam bul, kendisine vekalet ver, bizim kurbanımızı kesiversin diye tembih eder.

Ertesi akşam yine yemek sırasında damadına sorar : Ne oldu oğlum kurban işini hallettin mi ?’

Cevap, Kenan Evren’i şok edecek mahiyettedir :Hayır baba. Bugün cumartesi, noterler kapalı, onun için imama vekalet veremedim’ (*)

Kenan Evren, damadının din konusundaki bu cehaletinin, din dersinin mecburi olması için önemli bir gerekçe olduğunu bizzat kendisi anlatır.” (1)

Peki, ne oldu da bir İslam ülkesindeki Toplum, kendi inancına; bir Müslüman da en temel İslami bilgilere bu kadar uzak kalabildi ?

Bunu aşağıda adım adım açmaya çalışalım ve ilk sırayı da “Çar ve Rutenler”e verelim.

* * *

Bu sürece nasıl gelindiği üç aşamada açıklanma çalışılacaktır.

1) Rus Çar’ının, Rutheneslere uyguladığı strateji,

2) Fransızların, Cumhuriyete geçmeleri ve Cumhuriyeti Laikleştirmeleri !

3) Türkiye’de Dinin, Devlet Kontrolüne alınması ve bunun sonuçları.

* * *

1) Rus Çarı ve Ruthenesler…

“Rusya’da Çarlık döneminde, ‘Ruthenes’ denilen bir halk yaşamaktadır. Ne var ki Ruthenesler, Çar’ın Ortodoks mezhebinden değildir.

Çar karar verir : ‘Rutheneslerin milli mezhepleri söndürülüp, Ortodoks mezhebine sokulacaklardır.’

Bunun için klasik zulüm yöntemleri kullanılarak kiliseleri kapatılmaz, rahipleri sürülmez ve inananları da Rus Ortodoks Kiliselerine geçmeye zorlanmaz. Çar, Rutenlerin ayinlerini serbestçe yapmalarına da müsaade etmiştir.

Bunlara karşılık Çar’ın, Rutenlerden küçük bir isteği olacaktır :

‘Ruten kiliseleri, mektep ve manastırları hükümet kontrolüne girmeli; mektep ve manastırlarda ders okutup ibadet eden genç rahipleri yetiştirecek olan hocaları (ki bunlar Ruten mezhebinin gizli düşmanlarıdır) kendisi tayin etmelidir.’

Bu müdahale kâfi gelmiş, kısa zamanda Rutenlerin milli din ve mezhepleri sessiz soluksuz çöküvermiştir.” (2)

* * *

2) Cumhuriyet ve Cumhuriyetin Laikleştirilmesi…

“18.yüzyılın sonlarında Fransa’da yaygın bir slogan vardır: ‘Fransa’yı Cumhuriyet yapın, Cumhuriyeti de Laikleştirin’Bu fikir Türkiye’de de yürürlüğe konulmuştur. Yeni Türkiye Cumhuriyetleştirilmiş, Cumhuriyet de Laikleştirilmiştir. Fransa ile aramızdaki benzerlik bundan ibarettir.” (3)

Fransız Anayasası’nın 1. Maddesi:

Fransa bölünmez, lâik, demokratik ve sosyal bir Cumhuriyettir.” 

Türk Anayasası’nın 1-2. Maddesi:

Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. Demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”

Fransızların, Cumhuriyetin Laikleştirilmesinden uzun vadede beklentileri nedir ?

Bunu bize Fransız Felsefe Profesörü Oliver Roy anlatacaktır.

Önce kastedilen (ideal) ile uygulamada (aslında) olmayan Laikliğe bir bakalım.

Bakalım ki, ideal olanı ile uygulamasını doğru olarak karşılaştırabilelim.

– Laik anlayışta Din ve Devlet, birbirinin alanına müdahale etmezler (Çünkü, Laik anlayış da aslında bir dindir)

– Din ve Siyaset, birbirinden tamamen bağımsız ve özerktir. (Kendi kendilerini yönetirler)

– Devlet, herhangi bir dinî tercihte bulunmaz, dini ve inancı kontrol altında tutmaz.  

– Laik bir Devlette, Dini temsil eden kurumlar, inananlarına sorumluluk ve kişilik (ahlak) kazandırır.

– Devlet, Eğitim ve Öğretim müfredatında, (öğrencileri-kişileri) kendi inançları dışındaki bir anlayışa-yola yönlendirmez.

Burada önemli bir not düşelim “Laiklik”, İngiltere ve Fransa’da yaklaşık üç asır boyunca tartışılmış ve Hristiyan Avrupa tarafından (geçmişine ve) kültürüne uygun olarak şekillendirilmiştir. Bizim Fransızların Laiklik anlayışına 10 yıl gibi çok kısa bir sürede (ki bize uygunluğu halâ tartışılmaktadır) geçtiğimiz hatırlanmalıdır.

* * *

Bu kısa açıklamalardan sonra artık Fransız Felsefe Prof. Oliver Roy’u dinleyebiliriz :

Laiklik doğrudan doğruya Fransızlara has, özgül bir olgudur. 

Sekülerleşmede toplum, dinsellik bağlarından kurtulur, ama zorunlu kalmadıkça dini reddetmez. Laik devlet ise dini sınırdışı eder; o sınır, kendisini de tanımladığı hukuktur.” (4)

Burada bir ara veriyor ve “Seküleştirme”  kavramını açıyoruz.

* * *

“...Sekülerizm projesi, Avrupa’nın çoğu bölgesinde gözlemciler tarafından tartışmalı bir konu olarak görülse de; güçlerin ayrılması değil, dinin halk nezdindeki etkisinin en aza indirilmesidir. Kiliseye gidenlerin sayısı azalmaktadır; rasyonalist, materyalist ve modernist ilgi alanları ön plandadır ve din hakkında konuşmak tabudur. Fransız devlet yetkilileri 1871 laisite doktrinini va’zetmişler ve ilkokul müfredatından dinî bilgileri çıkarmışlardır. Fransa ve Almanya’da 2009, 2010 ve 2011 yıllarında, Pew Research adlı kuruluş tarafından yapılan araştırmalarda, Katolik yetişkinlerin sâdece onda biri, her hafta düzenli olarak dinî içerikli faaliyetlere katıldığını belirtmiştir. Batı, şimdilerde dini anlamayan bir nüfusa evsâhipliği yapmaktadır ve bu yüzden entelektüel olarak dünyanın çoğunluğundan kopuk bir durumdadır…” (5)

Bu açıklamadan anlaşılan : “Seküleştirme”nin, süreç içerisinde inananlarını dinlerinden uzaklaştırılması için izlenen bir (strateji) yol olduğudur.

Prof. Roy Devam ediyor :

...Laiklik bir düşünce sistemi olmadan önce, ilk başta bir yasalar bütünüdür…

Kilise-Devlet ayrılığını ortaya koyan (Fransa’nın) 1905 Yasası, laiklik sözcüğüne yer vermez. Kavramın açık bir şekilde belirmesi için 1946 Anayasası’nı beklemek gerekecektir. Nitekim, hukuksal sonuçlar doğuran, ama daha derinliğe inmeyen anayasal bir ilke olarak yürürlüğe girmiştir. Aslında, bu kavram son derece hukuksal bir nitelik kazanmıştır. Tartışmaların ötesinde; Parlamento yasa çıkararak, mahkemeler (de) yasayı ve içtihatları uygulayarak, vatandaşa dayatılan laikliği tanımlamışlardır…

Dinselin konumu, Fransız kamusal alanında Kilise-Devlet ayrılığı ilkesiyle başlar.

Hukuka göre, laiklik ne bir düşünce biçimi, ne bir felsefe, hatta ne de bir ilkedir; geçerliliğini yasa koyucunun iradesinden alan yasalar bütünüdür.

Yani, laikliğin gerçekliği, doğrudan siyasal niteliklidir.” (6)

Prof. Roy Devam ediyor:

“...Cumhuriyet sonuçta, Katolik Kilisesi’ne karşı kendini inşa etmiştir.

Fransız laikliği tarihsel bakımdan, cumhuriyet rejimini yürüten Devlet ile Katolik Kilisesi arasında bir meseledir.

Rejimin temelinde, kilise karşıtlığı geçerlidir…

Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk’ün görüşü de bu yöndeydi.

Onun laikliği aşırı…, hatta açıkça din karşıtıydı.

Ülkesinde İslam’ın ağırlığından söz edilse bile, bazı kısıtlamalara uğramıştı.

NitekimAtatürk Kilise-Devlet ayrımı gibi bir yola başvurmamış, dinin devlet tarafından denetim altına alınmasını öngörmüştü.

Türkiye’de imamlar, din işlerini yöneten bir kurum olan Diyanet’e bağlıdırlar. Ücretleri Diyanet tarafından ödenir, hatta vaazları bu kurum kaleme alır.

Günümüzde pek çok Fransız yorumcu, laikliğin bu devletçi uygulamasına özlemle bakıyor.” (7)

* * *

3) Türkiye’de Dinin, Devlet Kontrolüne Alınması ile Fransızların imrendiği “Katı Laiklik” :

1924 Anayasası, Madde 2 : Türkiye Devletinin dini, Din-i İslâm’dır.

1928 yılında yapılan bir değişiklikle, Türkiye Devleti’nin resmî dili Türkçedir ve Din-i İslâm” ibaresi kaldırılmıştır.

1937 yılı 5 Şubat’ında yapılan diğer bir değişiklikle : “Türkiye Devleti, Cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçıdır. Resmî dili Türkçedir. Makarrı (başkenti) Ankara şehridir.” (**)

Bu açıklama ile Devlet : İslam’dan, Laik Düzen’e geçmiştir.

Devletin “Laik Anlayış”a geçmesi ile birlikte: İslam Anlayışı, başta eğitim-öğretim olmak üzere her yerde kaybolmaya başlayacaktır.

* * *

Devam edecek…

– Devlet, “Laik Anlayış”a geçince, önce eğitim-öğretim laikleşecek, sonra da giyim-yaşam ve ahlak !

Dönemin milletvekilleri, “dinlerin döneminin kapandığını” ileri sürecek, Cami ve Mescidler satılmaya, depo olarak kullanılmaya başlanacaktır.

www.canmehmet.com

… 

AÇIKLAMA VE KAYNAKLAR :

(*) Kurban vekaleti, yazılı ve sözlü olarak verilebilir. “seni kurbanımı kesmeye, kestirmeye ve kurbanla ilgili işleri yapmaya ve yaptırmaya vekil tayin ettim” der. Bu durumda vekâleti alan kişi, kurbanı bizzat kendisi kesebilir veya aldığı vekâleti bir başkasına devrederek, bu işlemi, tayin ettiği bu yeni vekile de yaptırabilir. Buradaki vekâlet umumi vekâlettir. Yani vekil tayin edilen kişi, işi bizzat kendisi yapabileceği gibi, yeni bir vekil tayiniyle başkalarına da yaptırabilir.

Kurban vekaleti nasıl alınır ? Başkaları adına vekil olup kurban kesecek olan kimsenin, hem kendi kurbanına hem de vekil olduğu ortakları adına (sahiplerinin adına diye) niyet etmesi şarttır. Vekalet almak için ortaklarınıza bana vekalet veriyormusunuz diye sorabilirsiniz. Onların “seni kurbanımızı kesmeye vekil kıldık” demeleri ve sizin de kabul ettim demeniz yeterli olur.

(**) https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/1924-anayasasi/

(1) AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİNDE  DİNÎ KURUMLAR ve DİN EĞİTİMİ. Milletlerarası Tartışmalı İlmî Toplantı. Prof.Dr. Ali KÖSE. s.71. (2007 basımı).

(2) LIBERTE CIVILE. Jules Simon. s.325. (Aktaran: “Din ve Laiklik”, Ali Fuat Başgil, Sahife:105) (Bu konuda ayrıca : Yrd. Doç. Melek Çolak / Muğla Üniversitesi – Tarih İnceleme Dergisi’ne bakılabilir : https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/58536)

(3) DEVLET VE KİMLİK. Aytunç Altındal. s.45.

(4) İSLAM’A KARŞI LAİKLİK. Oliver Roy. [Yazarın dip notu : Marcel Gauchet, La Religion Dans la Dimocratie, Parcours De La Laîcite (Demokraside Din, Laikliğin Gûzergâhı), Gallimard 1998, özellikle laikliğin Katolik geleneğe bağlı olduğu ülkelere, sekülerleşmenin Protestan Avrupa’ya yakıştırıldığı 2. Bölüm: “Le lieu et le moment”]

(5) İSLAM KARŞISINDA SEKÜLERİZMMüslüman Demokratlar ve Üçüncü Bir Yol. Ed Hussain Ortadoğu Uzmanı. (Çeviren: Can Ceylan) (yazının tamamı için bkz : https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/791730)

(6) Sözgelimi, dinsel inanca dayalı, rejime bağlı yabancı bir ülkede evlenen çiftin Fransa’da görülen boşanma davasında, mahkeme dinsel otoriteyi kabul etmez. Ama bunu laiklik ilkesine dayanarak değil de, kendi toprağında yetkili olan Fransız hukuku adına uygular. (İSLAM’A KARŞI LAİKLİK, Oliver Roy, s.27) 

(7) İSLAM’A KARŞI LAİKLİK. Oliver Roy. s.40.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Anti-Spam Quiz:

*