(Okuma Süresi : 7 Dakika)
Bir Dünya İmparatorluğu Okullar Üzerinden Tasfiye Edilebilir mi ?
1)AMERİKAN BOARD OKULLARI : Robert Koleji – Boğaziçi’nin Kuruluş Amacı :
1800’lerin başında Amerika’da Hristiyan Olmayanlar ile, Protestan olmayan Hristiyanlara yönelik misyonerlik faaliyetleri yürütülmesi adına (Samuel J. Mills önderliğinde) bir cemiyet kurulur.
“…Cemiyetin, (1812’den itibaren) ilk uluslararası faaliyetlerinin arasında (Kutsal Topraklar) Kudüs ve çevresindeki Büyük Filistin bölgelerinde misyonerlik çalışmaları (kapsamında okullar açılması) vardır… Onlara – Misyonerlere – göre, Kutsal Topraklar Müslümanların elinde bırakılamazdı, çünkü Hristiyanlık davası için yalnız bırakılamayacak kadar önemliydiler. Bu nedenle, bu bölgeye hükmetmeyi gerekli gördüler. “(1)
…
2) EVRENSEL İSRAİL İTTİFAKI / Alliance Israélite Universelle Kuruluşu :
« …Paris, 17 Mayıs 1860
…
Bir Başka Pencereden Evrensel Yahudi İttifakı kuruluş nedeni :
“…Alliance Israélite Universelle yozlaşmış’ ve ‘geri kalmış’ olarak nitelendirilen Orta Doğu ve Kuzey Afrika Yahudilerinin hukuksal ve TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜKLERİNE kavuşmalarını sağlamak amacıyla 1860 yılında Fransız Yahudileri tarafından kurulmuştur…”(3)
…
Bir Başka Pencereden Daha Alliance Okulları
“Türkiye Yahudileri ve ‘Alliance’ -AIU- okulları / RIFAT N. BALİ.
...AIU okulları Türkiye Yahudilerinin son derece kötü olan durumlarını ciddi bir ölçüde düzeltmiş,…meslek kazandırmanın yanı sıra bir Batı kültürüyle de tanışmalarına vesile olmuştur.
…AIU eğitimi gören Yahudi gençler ve genç kızlar bir yerde körü körüne bir Fransız kültürü hayranı oldular ve bunun sonucunda ait oldukları Türk toplumundan ve kültür hayatından koptular.
AIU mezunu gençler ile Fransızca bilmeyip Ispanyolca konuşan Yahudi toplumu arasında bir gerginlik meydana geldi ve “aydınlanmış münevver” AIU mezunları benzeri eğitimden geçmemiş olan Yahudi halkını “avam” olarak gördüler ve onu yönlendirmeye çalıştılar…
Ancak bu da Cumhuriyet rejimi altında ters tepti ve bu aydınlar bu kez Cumhuriyet rejiminin “tek dil, tek kültür, tek hars” ülküsü altında bocalamaya başladılar…
… AIU okulları Yahudilerin Türk toplumundan uzaklaşmaları ve kendilerini Türk toplumunun üstünde bir yerde görmelerine ve/veya farz etmelerine yolaçmıştır...
Bu nedenle AIU okullarının mesleki eğitimi ve kültür düzeyinin yükselmesi alanında inkârı mümkün olmayan önemli katkılarının bir görülmez olumsuz yanı da… Yahudi toplumunun Türk toplumundan kopuk ve kendini tecrit etmiş bir şekle dönüşmesinde birincil derecede etkin rol oynamış olmalarıdır. (4)
…
İlginç bir şekilde Yahudiler : “Modernleşmek !” için açılan Alliance (Alyans) okullarında öğrenim görenleri, hem kendi -Yahudi- toplumlarından hem de Türk Toplumundan uzaklaştıkları konusunda şikayet etmektedirler.
Bu “Uzaklaşma !” şikayetleri bizi ilginç bir şekilde : Osmanlı’nın tasfiyesi için Batı Kültürü ile Paris, Kahire ve Cenevre’de özenle ! yoğrulan Jön Türkler – İttihatçılar’a getirmiştir.
Peki, “JÖN TÜRKLER – İTTİHATÇILAR Gerçeğinde Kimlerdir ? (Bunlar Müslüman Türkler Değil midir ?)
…
Konuyu açmak adına AIU / Evrensel Yahudi İttifakı yazısından bir paragraf :
“…AIU -Alliance İsraelite Universelle- okulları bu açıdan Yahudilerin Türk toplumundan kopmalarında önemli bir rol oynamıştır ve bir yerde AIU okulları Yahudilerin Türk toplumundan uzaklaşmaları ve kendilerini Türk toplumunun üstünde bir yerde görmelerine ve/veya farz etmelerine yolaçmıştır...”
Yukarıdaki :“Yahudiler ile Alliance Okulları” kelimelerini “Türkler ve Misyoner Okulları ile değiştirelim :
“(Misyoner Okulları – ROBERT KOLEJİ – (Türklerin) Türk toplumundan kopmalarında önemli bir rol oynamıştır ve bir yerde (Misyoner okullarında okuyan Türkler)…Türk toplumundan uzaklaşmaları ve kendilerini Türk toplumunun üstünde bir yerde görmelerine ve/veya farz etmelerine yolaçmıştır...”
Bunu günümüze taşıdığımızda yukarıdaki ifadeler/serzenişler çokta yabancı gelmeyecektir.
Üç örnek verilirse :
Birinci Örnek : “Ulan Öküz Anadolulu…!”
15 Yıl CHP döneminin Ankara Valiliğini yapan Nevzat Tandoğan, Dönemin devlet anlayışını şu sözlerle özetler:
“Ulan öküz Anadolulu sana mı kaldı?”
“…Ankara Valisi Nevzat Tandoğan, sert ve otoriter bir yöneticiydi. Atıyla ve elinde kırbacıyla Ankara sokaklarında adam dövdüğü bile konuşulurdu…Türkçülük günü olarak kutlanan 3 Mayıs günü milliyetçi gençler Ankara adliyesine gelirken ve mahkeme çıkışı gösteriler yapmışlar ve başbakanlığa kadar yürümüşlerdi.
Bu gösterilerin başrolündeki isimlerden biri de Osman Yüksel Serdengeçti’ydi. Serdengeçti polis tarafından yakalanmış ve Ankara’nın valisi ünlü Nevzat Tandoğan’ın huzuruna çıkartılmıştı. Vali Tandoğan’ın eylemci Serdengeçti’ye söylediği söz Türk siyasi yaşamının unutulmazları arasına girmişti.
–“Ulan öküz Anadolulu! Sana mı kaldı Türkçülük? Bu memlekete komünizm de lazımsa biz getiririz Türkçülük lazımsa da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var:
–Birincisi çiftçilik yapmak, ikincisi çağırdık mı askere gelmek!” (5)
…
İkinci Örnek : “…Deh hadi deh !”
“Senirkent Faciası, 26 Kasım 1946…”
Kapıdağı’nın üstüne doluşan yağmur yüklü siyah bulutlar o gün Senirkent insanının yüreğini ağzına getirmişti. Esnaf, dükkânlarından dışarı çıkıp, tedirginlikle seyrediyordu gökyüzünü…
Kadınlar dam üstünde bekleşir olmuşlardı neticeyi. Hiç hayra alamet değildi, böylesine aniden çöken kara bulutlar…
Yukarılarda düşen üç beş damla rahmet, dağın çıplak bedeninden hiç oyalanmadan, aşağılara önü alınmaz sel olarak inerdi hep…
Önce gökyüzü patlar, sonra Kapıdağı, bulutlardan aldığı suyu, içine çamurunu ekleyip Senirkent ahalisine, rahmeti, bir öldürücü felaket olarak sunardı, olanca gürültüsüyle!
Ama o gün korkulan haber dağdan inmedi.
Hükümet konağından çarşıya doğru tırmanan cadde üstünde, söylenerek koşuşan insanların gürültüsü, dağın tepesine noktalanmış kuşku dolu bakışları aşağı çekti.
Kaymakamlık odacısı, Erkan’ların Hacı Hamza’nın kafasına yular bağlamış, onu cadde ortasından çarşı içine doğru çekerek götürüyordu.
Hacı’nın sırtına tahribat kâtibi binmişti, elindeki kızılcık sopasıyla;
“Deh hadi, deh!” diyerek, bacaklarına olabildiğince şiddetlice vuruyordu…
Daha elli metre gitmeden yere çöktü Hacı. Odacı, Hamza’nın kafasına takılı yuları, hala koparırcasına çekiştiriyordu. Tahribat kâtibi, yere yığılan adamın üstüne daha rahat oturup elindeki kızılcık sopasıyla vurmaya devam etti;
-Deh, hadi deh!
İlçenin tüm memurları, jandarma korumasında, bu senaryodaki görevlerini, caddenin iki yanına sıralanıp; “Deh, hadi, deh!” naralarıyla eksiksiz yerine getirirken Senirkent halkı akla hayale gelmeyecek bir olayı görmenin şokunu yaşıyordu…
1946 Genel Seçimlerinde tüm ilçe halkı fukaralığı biteceğini, karnının doyacağı ümidiyle oylarını Demokrat Partiye vermişlerdi. Bu davranış resmi görevlilerce hiç hoş karşılanmadı.
“Devletin Partisi, CHP’ye oy vermeyip, Komünist (!) Demokratlara taraftar olmak, düpedüz eşekliktir. Bu yaratıklara EŞEKÇE muamele etmek gerekir.” diye kararlar alındı gizlice.
İlk uygulama Erkan’ların Hamza’da başladı. (6)
…
Üçüncü Örnek : “Halk dışarıda Kaldı… !
“1929 Yılında ekonomik kriz vardır. Köylü, Tüccar ve Toprak sahipleri homurdanmaya başlamıştır.“
İşte bu ortamda Mustafa Kemal Paşa, Paris Büyükelçiliği dönüşünde Ali Fethi Bey’e (Muhalefet Partisi görünümü verecek) Serbest Cumhuriyet Fırkası’ nı (SCF) kurmasını önerir. Muhalefet görünümlü parti (12 Ağustos 1930). kurulur ve :
“…SCF’nin üye sayısı, ilk haftada 10 bin ikinci haftada 13 bine ulaşmıştı. SCF, M. Kemal’in onayıyla aynı yıl belediye seçimlerine katıldı. Seçimlerde umulmadık bir başarı elde eden SCF, CHP’ye kök söktürmüştü. SCF yöneticileri seçimlere hile karıştırıldığını iddia ediyorlardı. Yine Hasan Soyak’ın hatıratında şu geçer:
“M. Kemal, Soyak’a ‘hangi fırka kazanıyor’ diye sorar; Soyak ‘tabii bizim fırka Paşam’ cevabını verir; bunun üzerine M. Kemal:
-‘Hayır öyle değil, kazanan idare fırkasıdır, çocuk! Yani Jandarma, polis, nahiye müdürü, kaymakam ve valiler, bunu bilesin.’” Demiştir.
(Görünürde Muhalefet Partisi’nin) kurucusu Ali Fethi Bey, SCF’nin iktidara ancak cumhurbaşkanıyla (M. Kemal Paşa) çatışarak gelebileceğini kavrar ve bunun ağır sonuçları olabileceği öngörüsü ile yaklaşık 3 (üç) ay sonra 17 Kasım 1930’da, Dahiliye Vekâleti’ne başvurarak SCF’nin (Serbest Cumhuriyet Fırkası/Partisi’nin) feshedildiğini açıklar.
“Serbest Fırka’nın kurulmasının üzerinden çok geçmeden Limancı Hamdi (Ahmet Hamdi Başar) Ankara’ya giderek Atatürk’e gerici unsurların destek olduklarını, partiye akın ettiklerini, buna hâkim olamayacağını, bu hareketin Atatürk’ün kendisine de karşı olduğunu anlatarak partinin kapatılmasını talep etti. Ahmet Hamdi Başar’ın anılarında, Atatürk,
-“Bu vefasızlık neyin nesi?” diye sorduğunda, Atatürk’e büyük bir nezaket içinde “Halk dışarıda kaldı.” (7) yanıtını verdiği yazılıdır.
Devam edecek :
-Peki, “JÖN TÜRKLER – İTTİHATÇILAR Kimlerdir ? (Bunlar Müslüman Türkler değil midir?
Resim : Tarafımızdan düzenlenmiştir.
Açıklama ve Kaynaklar :
(1) 2 Joseph Leon Grabill, Protestan Diplomasisi ve Yakın Doğu Misyonerlerinin Amerikan Politikası Üzerindeki Etkisi (1810-1927), Minnesota Üniversitesi Yayınları, Minneapolis 1969, 5. (Aktaran : “ Amerikan Misyon Kurulu ve Osmanlı Kadınlarının Eğitimi
Doç. Dr. Gülbadi Alan-Yrd. Doç. Dr. Gökhan Bolat : Erciyes Üniversitesi, Tarih Bölümü – Kayseri
Fazlası için bakınız : “1810 yılında kurulan Amerikan Yabancı Misyonerler Kurulu (ABCFM), Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ilk örgütlü misyonerlik topluluğuydu. ABCFM, 20. yüzyılın ortalarına kadar dünyanın dört bir yanına misyonerler gönderdi ve etkisi muazzamdı. ABCFM’nin temel amacı, Batı Protestan Hristiyanlığını dünya genelindeki çeşitli gruplara yaymaktı.”
- https://www.historystudies.net/dergi/tar2015120bb7f.pdf
- https://library.harvard.edu/collections/american-board-commissioners-foreign-missions-archives
- https://www.islamiarastirmalar.com/journal_article/amerikan-board-okullarinda-yurutulen-misyonerlik-faaliyetleri-missionary-activities-of-the-american-board-schools/
- https://www.canmehmet.com/robert-kolej-dosyasi-buraya-turk-girer-ancak-turk-cikamaz-7/
(2)Fransız Akademisi’nden Simone Veil ,
eski Devlet Bakanı (Kaynak: 2010 Anma Koleksiyonları) https://francearchives.gouv.fr/pages_histoire/39720
(3) https://gcris.mef.edu.tr/entities/publication/0fbb9367-c97b-4134-94ae-054091f44f02
(4)“Türkiye Yahudileri ve ‘Alliance’ -AIU- okulları / RIFAT N. BALİ. Fazlası için bakınız : https://www.rifatbali.com/images/stories/dokumanlar/alliance_okullari.pdf
(5) Bizim hep inanmamızı istediler, Gürkan Hacır, sahife, 200
(6) Hasan Basri Bilgin; “Son Çorba” Tarih ve Politika 2002 Sahife; 115
(7) https://www.canmehmet.com/chp-cumhuriyeti-ataturk-bu-vefasizlik-neyin-nesi-2/ (Aktaran : http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=111374