Yaşamda başarılı olmanın temelinde yatan gerçek, farkında olmaktır. Farkında olabilmenin şartı ise, düşünmektir. Gerçeğinde düşünce veya düşünmek ; üretmektir. Tıpkı bahçede sebze meyve üretmek gibi.
Düşünmek : İnsanın özgür olduğu, bir o kadar da sorumlusu olduğu ekilebilen bir tarladır. Peki, nasıl farklı düşünürüz?
Yetiştirmemiz için bize verilen domates tohumlarını, herkes kendi bahçesinde yetiştirdiğinde görülecektir ki; domatesler, lezzetleri ve büyüklükleri ile birbirlerinden farklıdır.
Farklılığın görülebilir nedenleri ; ekilen toprağın bileşimi, fidelerin bakımında uygulanan yöntem, verilen suyun miktarı ve ürünün farklı açılarla aldığı güneş ısı ve ışığıdır.
Bu anlayışı, insanların düşünme eylemlerine ve çıkan sonuçlarına uyarlarsak :
Toprak ; aklı,
Bakım yöntemleri ; merak ve araştırma isteği ve niteliğini,
Su ; bilgiyi,
Güneş ; meselelere farklı anlayışla yaklaşımı temsil eder.
…
Doğru düşüncenin kıstası, ölçüsü var mıdır? “Kısmi doğru” olarak kabul edilebilir olmasının ötesinde, pek bir ölçüsü yoktur.
Her güzelin bir kusuru bulunmaktadır. Ancak neticede kusurlu da olsa, bir yanı ile güzeldir. Düşünceleri de buna benzetebiliriz. Her düşüncenin değer bulacağı bir tarafı olacaktır.
Düşüncelerimizdeki isabet derecesini ; bilgi, deneyim, merak, araştırma ve farklı pencerelerden bakarak daha da yükseltebiliriz. Buna örnek olarak ; tekerleğin, zaman içerisinde tekamül ederek otomobile dönüşmesi verebiliriz.
…
Çoğunluk tarafından doğru olarak kabul edilebilecek bir düşünce ürününde ;
-Kullanılan bilginin kalite ve seviyesi,
-Konuya, birbirlerine yakın pencerelerden bakışı,
-Benzer zaman diliminde ve ortamlarda kazanılan deneyimi,
-Geçmişte yaşananlar ile gelecekten beklentilerdeki ortak noktalarının çokluğu gibi etkenlerin, kabul edilebilir ortak bir düşünce anlayışını ortaya koysa da, sonuç hiçbir zaman taraflarda net bir kabul görmeyecektir.
* * *
Gerçeğinde çoğunluğu ile benzer düşüncelerde olan toplumlar; düşünmüyor ve üretmiyor demektir.
İnsanlığın gelişmesinin altında yatan nerede ise tek gerçek vardır : Daima farklı olanı arama merakı.
Bilim, ilerleyişini, gelişmesini bu anlayışa borçludur.
* * *
Düşünce üretiminde yapılan en büyük yanlışlarından birisi ; gözün gördüğünün alınan kararlara referans, kaynak yapılmasıdır. Bilim; insan beyninin, yüzde altmış oranında gördükleri ile karar verdiğini ileri sürmektedir.
Bunun halk arasındaki yaygın tanımı ; “İnsanın aklı gözündedir.”
Görünenlerden yola çıkılarak alınan kararlar çoğunluğu ile yanıltıcı olabilmektedir. Bu nedenle karar verirken görülenlerin (Maddi olanların) dışında kalanları da dikkate almak gerekmektedir.
* * *
Bir konu hakkında bilgi sahibi olmak aslında onu ‘Bilmek’ değildir. İnsanlar, genelde emin olduklarını uygulamaktadır. Bu anlayıştan yola çıkılırsa ; bildiğimizi uygulamıyorsak, gerçekte bildiğimizden emin değiliz demektir.
Bir örnek : Kimilerimiz zararlı alışkanlık yapan maddeleri kullanmaktadır. Bilgiye bu kadar kolay ulaşılan bir çağda, kimi alışkanlıkların zararları hakkında temel nitelikte de olsa bilgimiz elbette bulunmaktadır. Bu durumda neden zararlı olduğu bilinen maddeleri kullanmaya devam ederiz? Demek ki, bildiğimizden emin olamamışız. Bir şekilde (farklı yollardan) daha fazla ikna edilmeye ihtiyacımız vardır.
…
Çocuk büyütenler anımsayacaktır. Parlak ve hareketli olan nesneler bebeklerin ilgisini çeker. Isı üreten soba ve benzerleri de öncelikli ilgi alanlarındandır. Ne zaman ki, ısıdan eli yanarsa, ateş artık onun için zararlıdır. Hem gözleri ile görmüş, hem de (dokunduğu için) yanmıştır. Özetle ; bilmenin yanında da anlamış ve kavramıştır.
Ateşi seyreden bir yetişkin, seyrettiğinin, gördüğünün ateş olduğunu bilmektedir. Ancak ateşte yanan (odun), onun (ateşin) yaktığını anlamaktadır. Bu anlayışla, insanın bilmesi; anlaması, kavraması için yeterli olmamaktadır.
…
Çocuk eğitiminde başarılı olan aileler : Bilinçli olarak veya olmadan, çocuklarını ; ‘Gör, Uygula ve Anla’ metoduyla eğittikleri için başarılı olmaktadırlar.
www.canmehmet.com
Resim : Tarafımızdan düzenlenmiştir.