Anafartalar’ın Anlatılmayanları : İngilizler Boğazları Geçmek İçin Gelmediler. (2)

İngilizler Çanakkale’yi geçmek için değil Ordularımızı oyalamak için geldiler.

İngiliz belgelerine göre : 3 Kasım 1914’de, “Çanakkale savaşları” olarak nitelenen ve tabyaların bombalanmasıyla başlayan askeri girişimlerin, Boğazları kontrol edilmesi veya İstanbul’a gidilmesiyle ilgili değildir.

*

-“ I.Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin amacı,  Hint yolundaki Mısır’ı almak, petrol yatakları üzerindeki Irak’la Mısır arasında bulunan Arabistan’ı almakAnadolu’da da, Osmanlı’dan ayrılmış yeni bir Türk Devleti kurmaktı. (*)

Bu sahalardaki askeri hazırlıkları tamamlayabilmek için, Osmanlı ordusunu güney bölgelerinden uzakta oyalamak istiyordu.

Bu hareketle, aynı zamanda, Rusların doğudaki yükü hafifleyecek, Rusya, bütün gücünü batı cephesine sevk edecekti. Bu yer Çanakkale idi.

İngilizlerin endişesi, Ruslarınkinden büyüktü. Bütün düşünceleri Mısır Üzerine Türklerin yürüyüşlerine mâni olmaktı. 

Bunun için buldukları çare, Boğazlara saldırmak ve Osmanlı’yı meşgul etmekti. (Enver Ziya Karal, Tarih Notları, sh: 109.

*

Binaenaleyh, Çanakkale’yi zorlama projesi menşe itibari ile İngiliz projesidir. (Karal, Age, S.109)

“İngilizlerin Çanakkale’yi zorlama fikrini ilk düşünen ve mevki-i tatbike koyan. Bahriye Nâzırı Churchill olmuştur. Churchill’e göre, daha Türkiye’nin harbe girdiği andan itibaren Mısır tehdit edilmiş oluyordu. (Karal, Age, s.109)

*

Çanakkale savaşı, düşman ordusunu cephenin uzağında bir yerde oyalama savaşı idi. Bu nedenle Çanakkale savaşı İngiltere’de görüş ayrılığına yol açtı.

Çanakkale’ye hücum fikri İngiliz kabinesinde müzakere edilince bahriyeliler aleyhte rey verdiler. Bu işi donanmanın tek başına yapamayacağını, Askerlerin de görev alması gerektiğini dile getirdiler. (Siyasi Tarih, Ahmet Şükrü Esmer, s.323.)

Fakat (İngiliz) Harbiye Nâzırı Lord Kitchener,

–“Çanakkale için ayıracak askerim yoktur Hepsi Garp cephesinde dövüşecekler Buraya asker yetiştiremiyorum. Binaenaleyh bu işi ya donanma ile yapmalıdır Veya büsbütün vazgeçmelidir,” cevabını verdi. (Esmer, age. sh:323.)

*

Ruslar Almanlara karşı harp ile meşgul iken Kafkasya’da Türklerin tehdidine maruz kalmışlardı. Bu tehdide göğüs germeleri için Alman cephesindeki kuvvetlerden mühim bir kısmını Kafkasya’ya nakletmeleri lazımdı. Buna mahal kalmaması için Rus hükümeti, İngiltere ve Fransa’nın müştereken Türklere karşı bir harekette bulunmasını rica etti.

Churchill de derhal bu hareketin Çanakkale üzerine olmasını teklif etti.

Fikrini kabul ettirmek için Çanakkale seferinden elde edilebilecek faydaları şu şekilde tebarüz ettirdi:

1-Türkler, kuvvetlerini Çanakkale’ye yığarak, Mısır üzerine yürümekten vazgeçeceklerdir.

2. Kafkasya’da Ruslara karşı büyük bir hareket yapamayacaklar ve dolayıyla Ruslar bütün kuvvetleri ile Alman cephesinde harp etmeye imkân bulabileceklerdir. (Karal, age, S. 110)

*

“İngiliz bahriyesinde kök salan bir kanaate göre, gemilerin karalara taarruzundan çok şey beklenemez. Bu kanaat, asırların tecrübesinin mahsulü idi. Meşhur amiral Lord Nelson bu kanaati şu cümle ile formülleştirmişti:

-“İstihkâma taarruz eden gemici delidir.” İngiltere imparatorluğu Millî Müdafaa Meclisi, 1908’de Boğazlar’ın yalnız bahrî kuvvetlerle zorlanamayacağını teyit etmişti.’

1807’deki deney bunu doğrulamıştı, İngiliz donanması, Duckworth kumandası altında Boğaz’ı geçmeye muvaffak olduğu ve hatta İstanbul’a kadar geldiği halde, kara kuvvetine dayanamadığı için geri dönmek mecburiyetinde kalmıştı.

İngiltere, göz bebeği gibi sakındığı donanmasını, neticesi bilinmeyen bir teşebbüse feda etmek istemiyordu. (Karal, Age, s.111)

*

Churchill, 3 Kânunusani 1915’te şöyle çözüm buluyor: Çanakkale’yi modern zırhlılarla değil, 1908’den evvel inşa edilmiş eski tip zırhlılar ile zorlamak mümkündür. (Karal, Age, s.111)

*

Churchill bu işin üzerine o kadar düştü ki, nihayet Çanakkale Savaşı’nın yalnız donanma ile yapılmasına karar verildi. 1915’te büyük bir İngiliz filosu Fransız filosunun da iltihakı ile Çanakkale’ye geldi. (Esmer, age, sh:323)

*

Mustafa Kemal anlatıyor 

–“Boğazları ve Çanakkaleyi tıkamakla Rusları Karadenizin içine kapamış oldum ve eninde, sonunda çökmeğe mahkûm ettim. Müttefikleriyle irtibatlarını kesmiş oldum çünkü. Ama biz de çökmeğe mahkûmuz, hem de aynı sebepten. Gerçi Akdenizin,  Kızıldenizin ve Hint Okyanusunun eteklerindeyiz ama herhangi bir denize açılacak kudretimiz yok. Deniz kuvvetinden yoksun bir kara kuvveti olarak yarımadamızı, kara kuvvetlerini çekinmeden getirebilecek olan bir deniz kuvvetine karşı asla savunamayız.”

Mustafa Kemal ne demektedir? Çanakkaleyi, “..Kara kuvvetlerini çekinmeden getirebilecek olan bir deniz kuvvetine karşı asla savunamayız.” (Lord Kindross, sahife:159)

*

Yukarıda yazılanlar özetle :

-İngilizler, Mısır işgalini perdelemek için eski gemilerle ve bir kara ordusu getirmeden Çanakkale’ye gelmiş, amaçlarına ulaştıkları noktada da çekilmişledir.

Siyaset tilkisi İngilizler, Sömürgelerinin (Anzaklar) askerleri ve birkaç eski gemi ile bu işin içinden az zarar -büyük kazançla- çıkarken:

Osmanlı Devleti : I. Dünya Savaşı içinde (Alman Generallerinin komuta hatalarının yanında bizdeki kimi asker yöneticilerinin hırs-ihtiras-ucuz kahramanlıklar elde etme düşünceleriyle) nerede ise en büyük kaybını Çanakkale’de vermiştir.

*

Çanakkale’de sadece canlarımızı değil geleceğimiz de kaybettik :

En büyük kayıplarımızın başında : 2. Abdülhamid’in büyük çabası ile, ülkemizin geleceğini inşaa etmeleri için özenle yetiştirilen bir kadro, (Yaklaşık 75.000 vatan evladı) Üniversite, hatta lise talebeleri, bu cennet misali topraklar üzerinde, uğrunda KÜL değil GÜL Oldular.

*

I.Dünya Savaşları ile “Milli Mücadele” Süresince oyun içerisindeki (beş yıllık planı) oyunu anlamak için, otu çekip köküne bakmak !

Bizler, I. Dünya Savaşı’ndan (Ekim 1918) yenilmiş olarak çıktık. Galipler, Mondros Ateşkes Antlaşması uyarınca : 3 Kasım 1918’de Musul ve İskenderun’u, (bir süre sonunda) Urfa, Antep, Maraş ve Adana’yı işgal ettiler. Bunun arkasından 13 Kasım 1918’de, gemilerini İstanbul’a getirerek, Boğazları-Devlet yönetimini kontrol altına aldılar.

*

Lozan Antlaşması’nın (24 Temmuz 1923’de) imzalanmasına kadar geçen sürede o günün şartlarında aciz ve yardıma muhtaç Yunanlılar hariç, ( Bknz : https://www.canmehmet.com/acik-toplum-dusunce-yunanli-komutan-andrenin-anlattiklari-4 ) İngiliz-Fransız-İtalyanlarla, diğer tanımlarıyla, “Yedi Düvel/Devletlerle” aramızda önemli sayılacak bir çatışma (Nedense !) yaşanmadı.

*

Lozan Antlaşması ile tüm istediklerini alan İşgalciler, İstanbul’da verilen karşılıklı çay partileri ve düzenlenen törenlerin arkasından ülkemizi savaşarak değil, kalanlara el sallayarak -görevlerini yerine getirilmesinin mutluluğu ile- gemileriyle ayrıldılar. (Bknz : 1) https://www.canmehmet.com/milli-mucadele-yeni-basliyor-istanbul-nasil-geri-alindi-3   2) https://belleten.gov.tr/tam-metin/1498/tur

*

Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası ve Yunan işgali öncesinde (30 Ekim 1918 – 15 Mayıs 1919) Tarihleri arasında Devlet ve Devlet Yöneticilerinin içerisinde bulunduğu durum :

Sultan Vahdettin işgalle birlikte Sarayında göz hapsindedir. (Bknz: https://www.canmehmet.com/tartismalari-bitirecek-yazi-dizisi-sultan-vahdettin-anadoluya-gidemedi-11) Devletin, başta Harbiye Bakanlığı olmak üzere, tüm Bakanlıklar işgalcilerin gözetimi-emri altında olup, limanlar, tüneller, demiryolları ve telsiz-telgraf istasyonları kontrol edilmektedir.

Bahsekonu antlaşma uyarınca : Ordumuzun silahları teslim alınmış, güvenliği sağlayacak asker dışındakiler terhis edilmiştir.

Özetle : Osmanlı Aslanının dişi ve tırnağı sökülmüş, devlet yönetimi de kontrol altına alınmıştır.

*

Bu noktada tarihimizde gözden kaçırılan iki önemli husus açıklanmalıdır :

1-Sultan Vahdettin, 4 Temmuz 1918 yılında tahta çıktığında: Müttefikimiz Almanların savaşı kaybettiği kesinleşmiş, ortağı olarak bizler de yenilmiştik. (Sultan Vahdettin, karar mevkiinde olmadığı için : yaşananlarda-mağlubiyette bir sorumluluğu taşımamaktadır.)

2-İttihat ve Terakki Fırkası (Enver-Talat-Cemal Paşalar) bir iktidar partisi olarak -Cemiyetin üst yönetimi- ile hükûmete ve padişaha haber vermeden 2 Ağustos 1914 tarihinde Almanya ile ittifak antlaşması imzalamış ve bunun  sonucu olarak, Osmanlı Devleti, (Almanya safında) I. Dünya Savaşı’na katılmıştır.

*

Açıklananlar doğrultusunda :

Terazinin bir kefesinde : Ülkeyi, girmemesi gereken bir savaşa, üstelikte emrivaki yaparak sokmakla, bir imparatorluğunun yıkımını-sonunu hazırlayan, bunu da Hükümete ve Sultan’a haber vermeyen ve onay almayan İttihatçılar;

Terazinin diğer kefesinde : Yaklaşık yüz yıldır, kasıtla-haksızlıkla) Hain Olarak damgalanan ; bitmiş bir savaş sonrası tahta, ülkenin o günkü siyasal yapısında bir karar sahibi olmayacağı) nedeniyle isteksiz çıkan Sultan Vahdettin vardır.

Bunlarla beraber : Mustafa Kemal Paşa, çok açık bir ifade ile, “kendisini ülkenin kurtuluşu için Anadolu’ya/Samsun’a gönderenin Sultan Vahdettin” olduğunu açıklamıştır. (Bknz: https://www.canmehmet.com/mustafa-kemalin-gazetesi-resmi-tarihi-yalanliyor )

*

Burada sürecin anlaşılması adına üç can alıcı soru sorulmalıdır :

  1. 1918 I.Dünya Savaşı’nın galipleri olan (İngiliz-Fransız-İtalyanlar) işgalciler, görünürde hiçbir neden ve gereği yokken, üstelikte o dönem Askeri ve ekonomik yönden son derece zayıf Yunanlılara, 15 Mayıs 1919’da ülkemizi neden -tekrar- işgal ettirdiler ?
  2. I.Dünya Savaşı’nın galipleri, Savaştan yenik çıkan Almanlarla: Versailles Antlaşması’nı Beş (7) ay’da imzalamalarına  rağmen ;
  3. Bizimle, Almanlarla birlikte yenildiğimiz aynı savaş sonucunda (antlaşmayı beş ay’da değil), bir şeylerin -yeni bir devletin-  altyapısını oluşturmak için mi) beş yılın sonucunda lütfen ! “Lozan Antlaşması”nı imzalayabildiler ?

Almanlar yaptıkları (Versay) antlaşma için “Yıkım ” tabiri kullanırken, bizler, Lozan Antlaşması’na hala (birilerini kahraman yapabilmek adına) “Zafer” demeye devam ediyoruz.

*

Peki, Bir mağlup ile (Almanlarla) beş ay’da yapılan bir anlaşma için neden diğer mağlup Osmanlılar Beş Yıl bekletildi ?

Bunun için : İngilizlerin, askeri yönden güçsüz, ekonomisi bozuk Yunanlılara, 15 Mayıs 1919 – 9 Eylül 1922 Tarihleri arasında yaklaşık Üç (3) Yıl sürecek (tiyatrovari savaş modeliyle, Osmanlı hanedanlığını ve hilafeti itibarsızlıklaştırmak adına) işgal ettirdiklerinin çok iyi anlaşılması gerekmektedir ?

Yunan işgalinin nedenleriyle birlikte sorgulanması gereken bir soygun-katliam daha vardır : Bu, (Yakın -resmi- tarihimizde -Dostluk ! adına- üzeri örtülen) ülkemizin en zengin bölgelerinden Ege’yi, Yunanlılara, köylerdeki tavuklara, damdaki kerestelere kadar soydurulması ve masum insanların (çocuk-kadın-yaşlıların) dolduruldukları camilerde diri diri yaktırmasıdır. ( https://www.canmehmet.com/yunanlilar-izmirde-denize-dokulmedi-de-ulkemizi-bir-anlasma-sonucu-mu-terk-ettiler-1 )

*

Peki, Yunanlılara bu işgal ile verilen ana görev neydi ? Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin amacı, Hint yolundaki Mısır’ı almak, petrol yatakları üzerindeki Irak’la Mısır arasında bulunan Arabistan’ı almak, Anadolu’da da, Osmanlı’dan ayrılmış YENİ BİR TÜRK DEVLETİ KURMAKTI…”  ( https://www.canmehmet.com/acik-toplum-dusunce-yunanli-komutan-andrenin-anlattiklari-4 )

*

Devam edecek…

Mustafa Kemal Paşa, (Mebus) Ekrem Rize’ye Anafartalar Savaşını anlatıyor :

www.canmehmet.com

Resim/yazı: tarafımızdan düzenlenmiştir.

Kaynaklar:

(*) Fransız Devrimi ile Sanayii Devrimi neticelerine ve uzun vadeli -Osmanlının parçalanarak yok edilmesi- planlara göre : Yunanlılar, Sırplar ve Bulgarlardan sonra Devlet kurma sırası Türklere gelmiş !)

I.Yazının kaynakları : 1)LORD KINROSS -ATATÜRK – BİR MÎLLETİN YENİDEN DOĞUŞU. 1.ci ve 2.ci kitap

2)Ord. Prof. Enver Ziya Karal, Tarih Notları, sh. 109. (Osmanlının Tasfiyesi, Cengiz Yazoğlu)

4) http://uyg.tsk.tr/ataturk/milli_mucadele/birincidunya.asp  

5) https://atamdergi.gov.tr/tam-metin/204/tur

6) Necmettin Alkan. Alman Kaynaklarına Göre Çanakkale Savaşı ve Zaferi. (Belleten /Türk Tarih Kurumu https://belleten.gov.tr/tam-metin/279/tur)

7) “VURUN OSMANLI’YA Bir Medeniyet Nasıl Yok Edildi?” Osman Öndeş.

8) Hüseyin Kazım Kadri, Bir Milletin Dirilişi.

9) Çanakkale Valiliği yayınları, vb

10) Ekrem Rize (Rize mebusu)

2. Yazının kaynakları :

(1)Enver Ziya Karal, Tarih Notları, s. 109.

(2)Karal, Age, s. 109.

(3)Karal, Age, S.109. (“Osmanlının Tasfiyesi”, Cengiz Yazoğlu, dip not)

(4)Karal, Age, s.109.

(5)Esmer, age, s.323. (Siyasi Tarih, Ahmet Şükrü Esmer,)

(6)Age, s.323. (Siyasi Tarih, Ahmet Şükrü Esmer,)

(7)Karal, age, S. 110.

(8)Karal, Age, s.111.

(9)Karal, Age, s.111

(10)Karal, Age, s.111

(11)Karal, Age, s.111

(12)Ahmet Şükrü Esmer, age, s.323. (Siyasi Tarih)

(13)Lord Kindross, sahife:159)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*