Savaştan çıkan bir devletin önceliği: Halkın yaralarını sarmak, Ekonomiyi toparlamak mı, Halkın kültürünü değiştirerek dönüştürmek mi olmalıdır? “Neden 70-80 yıl yerimizde saydık?” Sorusunun cevabı da burada gizlidir. Meraklılarına bir ipucu vererek kaldığımız yerden devam edelim.
Dünya çapında şöhret salmış Harvard Üniversitesi’nde bir İktisat Profesörü bakınız ne demektedir?
-“Otuz yılımı yatırım, istihsal ve iktisadi gelişme meselelerine verdim ama sonunda şunu anladım ki bütün bu meseleler bir toplumun sosyal yapısı ile orada çarpışan fikirlere, karşılıklı menfaatlerle karşı karşıya gelince hiçbir sonuç vermez. Bizim ekonomik dediğimiz meseleler aslında sosyal ve kültüreldir.” (1)
Bizler “Batılılaşmak” adı altında: Antik Yunan ve Roma Medeniyetin yaşam anlayışını, yasalarını ve kültür değerlerini aldık. Peki, bunlar (İslam Ülkesindeki) bir halkın sosyal yapısı ile uyuşabilir mi?
…
Yeri gelmişken konu ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı “kültür hayatı” eleştiri ile ilgili konuşmasından ilginç bir bölüm aktarıyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan:
-“Kaymağını yedikleri bu ülkeye adeta asalak gibi yapışan elitler, Türkiye’nin kültür hayatının çoraklaşmasının da başlıca müsebbipleridir…
…Türkiye’nin düşünce ve yazı hayatı çok uzun yıllar, her türlü keyfiliğin, her türlü bağnazlığın sergilendiği bir alan olmuştur. Eserin özgünlüğünden ziyade ideolojisine bakan, yazarın kimliğini eserinin önüne koyan bir kesim, tekellerine aldığı bu alanda kendi hizipleri, kendi küçük grupları dışında hiç kimseye hayat hakkı tanımamıştır. Bu kesimin senelerce baş tacı ettiği, ödüle boğduğu birçok ismin tek alameti farikası, fikirlerin orijinalliğinden, eserlerinin kalitesinden, oyunculuklarının gücünden ziyade kendileriyle aynı marjinal ideolojik kabileye mensubiyetleridir.Millete tepeden bakan, kendi insanını hor, hakir gören, kaymağını yedikleri bu ülkeye adeta asalak gibi yapışan elitler, Türkiye’nin kültür hayatının çoraklaşmasının da başlıca müsebbipleridir.” (2)
***
AK Parti’nin uzun süre eleştirildiği özelleştirme konusuna da bir açıklık getirelim:
AK Parti döneminde yapılan özelleştirmelere karşı, muhalefetin özellikle de CHP’nin, Fabrikaları “Sata sata bitiremediler!” gibi bir iddiası vardır. CHP’ye göre bu tesisler, “Cumhuriyetin kazanımları ve ülkenin hayati değerdeki tesisleridir.” Peki, bu iddialar ne kadar doğrudur?
Özelleştirmeyi: “Katma Değer” ve Fransa’daki özelleştirme uygulamaları ile açıklamaya çalışalım.
***
KATMA DEĞER…
-16’ncı yüzyıla kadar savaşmak, 17’nci yüzyıldan itibaren üretmek marifet oldu.
-Geldik 20’nci yüzyıla: Sanayi Devrimi/Makineleşme ile bu kez birçok devlet aynı anda üretmeye başladı. Üretenlerin çoğalması ise beraberinde Devletler/Küresel Şirketler arasında rekabeti getirdi.
-Rekabette öne çıkmanın yolu ise: ‘Yüksek Katma Değer’ li mal üretmektir.
-Ülkeleri rekabette bir adım öne çıkaran ‘Katma Değer’ Nedir?
-“Katma Değer”: İşçiliğe-Emeğe; bilgi ve deneyim katmaktır. Basit bir örnek verilirse:
-Pamuğu tarladan topladığın gibi satarsan, değeri bir liradır. Makinede işler, İplik olarak satarsan, değeri on liradır. Pamuk ipliğini işler, onu kaliteli çorap haline getirir ve markalaştırırsan, değeri: 50 liradır.
Şimdi Katma Değer ile Özelleştirme ilişkisinine bakalım.
***
DEVLETLER VE ÖZELLEŞTİRME
Örneğin: İngiltere, Fransa ve İtalyan Hükümetleri, neden devlete ait şirket ve işletmeleri sattılar?
Bu Hükümetler, modern ekonomiyi mi bilmiyorlar, biliyorlar da art niyetli midirler?
-Devletler varlıklarını: üretilen-tüketilen mal ve hizmetlerden alacakları vergi ve bu vergilerin halkın ihtiyaçları doğrultusunda kullanmaları ve burada başarılı olmaları ile sürdürürler.
Açık ifadesi ile, kar etmeyen, ülkede rekabeti önleyen, siyasetçilere ve sendikacılara arpalık olan kendini yenileyemeyen (Stratejik olmayan) kuruluşların, devletin gözünde fazla bir önemi yoktur. Çünkü şirketlerden vergi toplayamayan bir devlet: Ne yol, okul, hastane yapabilecek ne de ülkeyi koruyacak savunma sanayiine yatırım yapacaktır. Üstelik verimli çalışmayan devlete ait bu kuruluşlara hazineden yardım yaparak iki kez zarar edecektir.
Bu önemli bilgileri muhalefet/Muhalefet Partileri halka-bize söylemekte midir? Tabii ki, Hayır.
Özelleştirme konusuna Fransa’yı örnek verelim. Bakalım Fransızlar neden devlete ait şirketleri-fabrikaları özelleştirmişler?
“FRANSADA YAPILAN ÖZELLEŞTİRME VE SONUÇLARI…
Fransa’da 1980’li yılların ortalarından itibaren özelleştirme sürecine girildi. 1986 yılında İktidar 5 yıl içinde 65 şirketin özelleştirilmesini öngören bir program hazırladı. Hükümet, kamu sektörünün büyüklüğünün çok ileri boyutlarda olduğu ve temel rekabet kurallarının işleyişini zedelediği kanaatine vardı…özel işletmelerin içinde bulunduğu koşullarla karşılaştırılabilir düzeyde gerekli kaynakların sağlanması mümkün değildi. Hükümet, özel tasarrufları canlandırmak ve Fransa’nın mali yapısını sağlamlaştırma amacına yöneldi. Nihayet, özelleştirme sağlayacağı gelirler yoluyla yeni kaynaklar yaratma ve bütçe açığından kaynaklanan baskıyı hafifletme aracı olarak düşünüldü. 1986’dan 1988’e kadar yaklaşık 500.000 işçi istihdam eden 1.100 şirket kamudan özel sektöre devredildi...Devlet, tatmin edici mali sonuçlar elde eden şirketleri özelleştirdi ve bu husus onların satışını daha da kolaylaştırdı…”
FRANSA’DAKİ ÖZELLEŞTİRMEDEN ÇIKARILABİLECEK SONUÇLAR
“…kamu işletmelerine olan siyasi müdahaleler, fiyat politikasının halkçı saiklerle (nedenlerle) belirlenmesi kamu işletmelerinin mali yapısının hızla bozulmasına ve bütçeye yüklerinin önemli boyutlara ulaşmasına yol açtı…
…Sanayileşmiş ülkelerde, Fransa’da olduğu gibi özelleştirme programlarının gündeme gelmesi öncesinde kamu sektörünün boyutunun çok ileri düzeylerde olduğu ve bu durumun piyasadaki temel rekabet kurallarının işleyişini zedelediği tartışmaları yaygın bir şekilde yapılmaya başlandı…” (3)
***
Yukarıda açıklananlar özetle:
-Fransızlar, devlet işletmelerini 40 yıl öncesinden özelleştirmeye başladılar.
-Özelleştirmenin bir nedeni de: Siyasetçilerin, devlete ait işletmelerde, eleman-fiyat boyutunda müdahil olmalarıdır.
-Kamu sektörü çok büyüdüğünde, ülkede temel rekabete engel olabilmektedir.
-Kamu işletmeleri, özel sektör kadar kar edememekte ve bu nedenle kendilerini yenileyememektedir.
…
Bu konuda bizden bir örnek: Geçtiğimiz günlerde Arifiye Tank-Palet Fabrikasının (Şatışı-Devri değil) 25 yıllığına işletmesinin özel sektöre verilmesine, Muhalefet Partileri büyük tepki göstermişti.
Burada muhalefetin cevaplanması gereken bir soru vardı ancak, bu soruyu kimse sormadı.
Neydi bu soru?
-Bahsekonu Tank-Palet Fabrikası, 2002 Ecevit Hükümeti döneminde Ordumuzun Tanklarını modernize edememiş ve bu modernize işi İsrail’e yaklaşık 700 milyon dolara verilmişti. İsrail, ne bu tankların modernize işini yapabildi ne de aldığı parayı geri verdi. (Bu konu karanlıkta kaldı) Eğer, Arifiye Fabrikası, yeterliyse, neden Tanklar İsrail’e bakıma gönderildi; yeterli değilse neden bugün bu işletmenin Özel Sektöre devri istenmemektedir? Bu konudaki açıklama için bakınız (*)
***
Şimdi özelleştirme konusunda AK Parti’yi eleştiren bir muhalif gazetenin iddialarını yazarak cevaplamaya çalışalım.
Gazetenin yaptığı derleme aşağıda aktarılmaktadır.
“17 yıllık AKP iktidarının bilançosu
17 yıl önce bugün iktidara gelen AKP, cumhuriyetin birikimi yerli ve milli ne kadar kamu kuruluşu varsa elden çıkardı. Dev projeleri ise yandaş şirketlere yaptırıp Hazine garantisi vererek ülkenin geleceğini ipotek ettirdi…
268 KURULUŞTA KAMU PAYI SIFIRLANDI
2002 yılından bu yana 273 kuruluşta hisse senedi veya varlık satış-devir işlemleri yapıldı. Bu kuruluşlardan 268’inde kamu payı kalmadı…
ÖNCE ‘FABRİKA KURAN FABRİKALAR’ GİTTİ
AKP, iktidara gelir gelmez ilk önce ‘fabrika kuran fabrikaları’ elden çıkardı. 2003 yılında iki kamu şirketi, Ortadoğu ve Balkanlar’ın en büyük tezgah üreticisi TAKSAN ile sanayi tesisi imalatı yapan GERKONSAN satıldı. Aynı yıl Türkiye Denizcilik İşletmeleri‘ne ait limanlar, SEKA’nın kağıt fabrikaları ve kamu arazileri de satılarak toplam 187 milyon dolar gelir elde edildi.
PARÇALAYA PARÇALAYA VERDİLER
…TEKEL’in alkollü içecekler bölümü 292 milyon dolara satılırken, gübre üreten şirketler ve onların fabrikaları özelleştirildi. Eti Bakır 21.8 milyon, Eti Krom 58 milyon, Eti Gümüş 41.2 milyon ve Eti Elektrometalurji 15.3 milyon dolara satıldı.
Çayeli Bakır İşletmeleri 49.2 milyon dolara, Karadeniz Bakır işletmeleri Samsun İşletmesi 11.1 milyon BET Kütahya Şeker Fabrikası 23.8 milyon dolara, Amasya Şeker 1 milyon 250 bin dolara özelleştirildi.
Türk Hava Yolları’nın hisselerinin yüzde 20’si 2004 yılında, yüzde 25’i ise 2006 yılında satıldı.
THY’NİN YÜZDE 20’Sİ BORSADA SATILDI
…Sümer Holding bünyesinde yer alan fabrika arazileri de tek tek satıldı. 44 milyon dolara satılan Sümerbank Bakırköy İşletmesi‘ni ve 27 milyon dolara satılan TÜMOSAN izledi. Blok satıştan toplam 402 milyon dolar gelir elde edilirken, 2004 yılında 689 milyon dolar değerinde tesis, varlık ve arazi satışı gerçekleştirildi…
TÜRK TELEKOM LÜBNANLILARIN OLDU
2005 yılında AKP iktidarı toplam 8.2 milyar dolarlık özelleştirme yaparak rekor kırdı. Türkiye’nin en stratejik kurumlarından biri olan Türk Telekom’un yüzde 55’i 6 milyar 550 milyon dolar bedelle Lübnanlı Hariri Ailesi’ne satıldı. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü’ne ait olan İstanbul Hilton Oteli binası ve arazisi 255 milyon dolara, Ataköy Otelcilik 62.7 milyon dolara, Ataköy Marina ve Yat İşletmeciliği 23.7 milyon dolara, Ataköy Turizm ise 33.5 milyon dolara satıldı…
TÜPRAŞ VE ERDEMİR ELDEN ÇIKARILDI
2006 yılı özelleştirme çapı açısından 2005’i bir önceki yılı aratmadı. Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu olan TÜPRAŞ’ın özelleştirme ihalesi Eylül 2005’te yapıldı ve 4 milyar 140 milyon dolar teklif eden Koç Holding-Shell ortak girişimi ipi göğüsledi.
Birkaç gün sonra ise bir başka sanayi devi Erdemir, 2 milyar 770 milyon dolara OYAK Grubu’na satıldı. Başak Sigorta ve Başak Emeklilik‘e mayıs ayında blok olarak 268 milyon dolara özelleştirildi…Azerbaycan devlet şirketi Socar, Petkim’i 2 milyar 40 milyon dolara satın aldı. (4)
…
Bu iddialar içerisinde (ticaretimizden dolayı) yakından tanıdığımız “Cumhuriyetin kazanımlarından!) SEKA’nın özelleştirme nedenini açıklıyoruz. Meraklıları diğer şirketleri web ortamında araştırabilirler.
…
“SEKA’da zarar büyük…28/01/2005
İSTANBUL – Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) yetkililerine göre Türkiye’nin ilk kâğıt fabrikası olan SEKA İzmit İşletmesi’nin kapatılma kararının ardında özelleştirilmeyen kuruluşun zararlarının çok büyük rakamlara ulaşması var….SEKA’nın 2003’teki toplam satışları 113.3, zararı ise 161 milyon YTL.
...İzmit SEKA’nın, 1935-1940 yılından kalma makinelerle çalışan tesisin modern bir işletme haline gelmesi için 20 milyon dolarlık yatırım gerektiğini, buna arıtma tesisinin dahil olmadığını söyledi.
Ancak İzmit SEKA’nın modern bir işletme haline gelmesi mutlaka kârlı olacağı anlamına gelmiyor…
SEKA, 1997’den bu yana Özelleştirme Fonu’ndan yaklaşık 375 milyon dolar kaynak çekti. Bunun yüzde 40’ı İzmit SEKA’ya gitti. ÖYK zararın katlanılamaz boyuta gelmesi nedeniyle 8 Kasım 2004’te üçüncü bir karar alarak tesisin kapatılmasını ve arazinin Büyükşehir Belediyesi’ne devrini kararlaştırdı...”(5)
***
Elbette bir ülkenin gelişmesinde muhalefet ve eleştiri hayati öneme sahiptir ve bu da demokrasilerin vazgeçilmezidir.
Ancak, halkımızın yabancısı olduğu (teknik) konularda meseleleri çarpıtmak ne eleştiri kapsamına girmektedir ne de hükümete doğruyu göstermekte yardımcı olmaktadır.
Netice olarak özelleştirilen (teknolojisi eskimiş, yenileme imkânı olmayan-rekabete engel-siyasetçilerin arpalığı olmuş) kuruluşlar gerçeğinde ülke kalkınmasında birer ayak bağı olmuştur.
Örneğin: THY özelleştirme ile birlikte bir dünya şirketi olmasının yanında Ülkemizin de markası oldu.
Devam edecek
-Halka hizmeti Hakk’a hizmet bilen AK Parti Hükümetinin yaşanan sağlık (virüs) (sel-deprem, çığ vb.) olaylar karşısındaki (Vatandaşa yaklaşımına-yardıma koşmasına) performansına / yeteneklerine ve anlayışına bir göz atalım…
Açıklama ve kaynaklar
Resim: https://www.youtube.com/watch?app=desktop&v=ZYDqAH0VmN0 web sitesinden alınmıştır.
(*)https://www.canmehmet.com/tank-palet-olayinda-mesele-rekabet-mi-2
(1) “Osmanlı’dan Günümüze, Kimlik ve İdeoloji”. Yazar: Prof. Dr. Kemal H. Karpat
(2) Konuşmanın tamamı için bakınız: https://www.sabah.com.tr/gundem/2018/12/21/son-dakikabaskan-erdogan-necip-fazil-saygi-odulu-toreninde-konusuyor
(3)Meraklıları daha fazlası için bakabilirler: Abdülkadir Göktaş, https://ms.hmb.gov.tr/uploads/2019/09/INTARJANTIN-VE-FRANSADA-OZELLESTIRME.pdf
(4) İsmail ŞAHİN. Güncellenme: 15:22, 03/11/2019. Haberler
(5) http://www.radikal.com.tr/turkiye/sekada-zarar-buyuk-736080/