Kemalizm’in Dinselleştirilmesi : İnkılaplardan Amaç Ülke Kalkınması mı, Medeniyet Değişimi miydi ? (6)

(Okuma süresi, beş dakika)

Ailemizden miras kalan maddi varlıkların : Yaşamımızı kolaylaştırmanın yanında geleceğimize refah ve kalite getirdiği bilinmektedir.

Manevi miraslarımızdan Kültür ve Medeniyet değerlerimiz de böyledir. Onlar da bizi, geleceğe taşıyan birer yol haritası ve pusuladır.

Nereden geldiğimizi, kim olduğumuzu ancak, kültürel miraslarımızla anlayabiliriz.

Kültürümüz, bizim kimliğimizdir.

Kadim kültürlerden bu konuda öğrenilen : “Nereye gideceğiniz, nereden geldiğinize göre belirlenir.” Tespitidir.

**

Toplumların geleceklerinde Kültür ve Medeniyet değerleri neden önemlidir ?

Batılılaşacağız-Modernleşeceğiz-Kalkınacağız !” iddiası ile (yaklaşık bin yıllık Kültür-Medeniyet birikimlerimizi atarak yerine) İsviçrelilerden Medeni Kanun aldık.

Bununla beraber Medeni Kanunlarını aldığımız İsviçrelilerin yasaları düzenleyen İsviçreli Eugen Huber, bir Medeni Kanun hazırlarken nelere dikkat ettiğini, edilmesinin önemini bizlere aşağıda açıklamaktadır :

**

“İstikbal maziyi devam ettirmelidir. “

“İsviçre Medeni Kanunu, 1907 yılında Eugen Huber tarafından hazırlanmış ve 1912 tarihinde İsviçre’de yürürlüğe girmiştir.”

“…Bu realitelerin başlıcalarından biri halen yürürlükte olan hukuktur. Bir tarihçi olan Eugene Hüber mücerret rasionalizmin tesirlerinden (*) tarihi ve millî gelenekler hakkındaki duygusu sayesinde masun (saklı) kalmıştı. O, yazılı kanunun (loi ecrite/yazılı kanun) bir milletin hayatındaki rolünü mübalağa etmemiştir. Medeni Kanunun gerekçesinde bu rolün mütevazi olduğunu teyit eder.

Tatbikat ve mahkeme içtihatlarının hukukun tezahüründe esaslı bir mevkileri vardır.

Hukukun birleştirilmesi (tevhidi) ve terakkisi için mevzuatın zaruri olduğu yerlerde yazılı kanunlar, “halk vicdanının temayüllerini belirtmeye mahsus vasıtalardan başka bir şey olmamalıdırKanunlar halkın vicdanından çıkmalıdır, tâki devrinin ihtiyaçlarını kavramış her zeki adam onların kendi kalbi ve kendi aklı (raıson) tarafından emredilmiş olduğu hissine varabilsin. Hiç bir taklit, hiç bir ilim, hiç bir muhayyele kuvveti bu sahada hayatın mübrem ihtiyaçlarının yerini tutamaz”.

Şu halde Medeni Kanun eski hukukun bütün otentik ve yaşayan kısımlarını muhafaza edecek ve onların bir sentezini imal etmekle beraber hükümden düşmüş olan (desuetude) müesseselerle yabancı memleketlerden alınmış olmalarından dolayı Millî vicdana kök salmamış olanları atacaktır,

“istikbal maziyi devam ettirmelidir”.

İsviçre Medeni Kanunu Millî bir kanun ve baştan aşağı İsviçre halkının bir eseri olacaktır. Federal meclise gönderilen mesajda şöyle denilmektedir: “Bir kaç asırdanberi gösterilebilecek bütün ayrılıklara rağmen kantonlarımız tamamiyle hayat ihtiyaçlarından doğan bir hukuk yaratmışlardır, bu hukukun, halkın ferasetine ve karakterine uygun olmakla beraber ananevi ve Millî hukuku yabancı modellerin taklidinden korumak gibi bir üstünlüğü de vardı.

İşte bunun içindir ki konfederasyonun ilk vazifesi mümkün olduğu nisbette kanton hukukunu nazarı itibara almak onun ruh ve mahiyetini meydana çıkarmak, Medeni hukuku bu kanton hukukunun normal inkişaf seyrine uygun olarak birleştirmek ve bir memleket halkını kanunlarına (lois) bağlayan rabıtayı koparmamak ve nihayet görevini İsviçre milletinin ruhuna ve isteklerine tevfikan yerine getirmektir”. (1)

**

Bizim Medeni Kanunlarını aldığımız İsviçre’nin kanun hazırlayıcıları bir MEDENİ KANUN Yapımında nelere dikkat edilmesini sıralamışlar :

1.“İstikbal maziyi devam ettirmelidir. “ (Basit anlatımla : Gelecek geçmişi devam ettirmelidir.)

2.Günlük uygulamalar ile mahkeme (emsal) kararları, yeni yasaların hazırlanmasında önemle dikkate alınmalıdır.

3. Yapılan kanunlar, hükümleri ile Halk Vicdanını rahatsız etmemelidir.

4. Hiçbir taklit, (uygulamadan doğmamış) hiç bir bilgi ve uygulaması bulunmayan hayaller, (yasalardaki) yaşamdaki zorunlu ihtiyaçların yerini alamaz.

5. Medeni Kanun eski (özgün) hukuku ve yaşayan kısımlarını muhafaza edecek… yabancı memleketlerden alınmış olmalarından dolayı Millî vicdana kök salmamış olanları atacaktır,

6. İsviçre Medeni Kanunu Millî bir kanun ve baştan aşağı İsviçre halkının bir eseri olacaktır. 

Bu noktada Kültür ve Medeniyet değerlerinin önemi aşağıda açıklanmaktadır.

**

Kültür ve Medeniyet nedir, nasıl oluşmaktadır ?

İnsanın yaşamında (kendini ifadesinde) ilk sırada mağaralarda görülen SANAT (Resim) vardır. Resim, süreçte alfabeye dönüşmüş ve uzun süre resimlerle birlikte kullanılmıştır. Mağara resimlerindeki ifadeler dinsel niteliktedir.

Kültür : Sanat, Dil, Din, Politika, Teknoloji’nin toplamıdır. Ve bunlar bugünlere nesilden nesile aktarılarak ulaşmıştır.

Medeniyet, (Şehir yaşamı ile) insan toplumunun gelişmiş halidir. Kültürlerin, bilimin vb. toplamıdır. Bu nedenle, bir medeniyetin birkaç kültürü olabilir. (**)

Bu tanıma Osmanlı Medeniyeti örneklenirse : Ermeni, Yahudi, Rum, Bulgar, Sırp vb. toplumlar, uzun süre birlikte yaşayarak varlıklarını sürdürmüşlerdir.

**

Üzerinde düşünülmesi ve değerlendirilmesi için bir not düşerek bölümü noktalıyoruz :

Atatürk’ün Başyazarı, “aralıksız 27 Yıl milletvekili” ve Çankaya sofralarının müdavimi, yazar, gazeteci, siyasetçi Falih Rıfkı Atay’ın Günlük Resmi Gazete Milliyet’teki yazısı : (2)

(29 Eylül 1929 tarihli The New York Times gazetesi de bu yazıyı haberleştirmiştir. )

Türk Hükümeti, İlerlemenin Gerçek Yolu Olarak, Halkına Amerikanlılaşmasını Emrediyor.

(Amerika) Birleşik Devletler’in etkisi, neredeyse hiçbir Amerika’lı bunu farketmeden; Yeni Türkiye’deki, Fransa’nın (önceki) geleneksel kültür etkisinin ve Kur’an’ın ahlâki etkilerinin yerini alıyor.

Reformun çok sayıdaki gel-git dalgalarından etkilenen genç cumhuriyet, şimdi yeni bir dönüşüm denizine girmek üzere. Kemâlist hükümet bu denize “Amerikanizm” diyor.

Bu sonbahardan başlamak üzere, tüm Türk okullarında İngilizce öğretilmesi için Ankara tarafından emir verilmiş olması, Türkiye’de baskın olan Fransız kültüründen uzaklaşmanın önemli bir işaretidir.

Hükümetin önemli sözcülerinden ve Başkan (Mustafa) Kemal’in en yakın arkadaşlarından biri olan milletvekili Falih Rıfkı Bey, günlük resmi gazete olan Milliyet’e şöyle yazdı :

Doğa, şehirler, bilim, bilgi ve insanların, hepsinin tamamen yeniden yapılandırılması gereken bir millette –ki bu bizimki oluyor-, Amerikanizm ama Avrupalılık değil, reformun temeli olarak vazife görmelidir. İlk adım, İngiliz dilinin geniş bir şekilde yaygınlaşması olmalıdır. Amerikan ruhunu benimsemek için, sadece üretim yöntemlerimizi değil, eğitim sistemimizi de değiştirmeliyiz.”

**

Yukarıda, İsviçre’den alınan Medeni Kanunun, Kemalist İnkılapların içerisine hangi gerekçelerle alındığının gereği ve yorumunu, aşağıdaki sorularla okuyanlara bırakıyoruz.

1)CHP Tek Parti Hükümeti, hangi gerekçelerle İsviçre’den bir Medeni Kanun aldılar ?

2)Bir İslam Ülkesinde : Hristiyan Batı Kültüründen/yaşamından doğan, Kişiler, aileler, miras, veraset, evlilikler ve ilgili konuların birbirleriyle münasebetleri düzenleyen kanunlar uygulanabilir mi ? Böyle bir uygulama beraberinde : Toplum ilişkileri ile Devlet-Millet kaynaşmasına büyük sorunlar getirmez mi ?

Devam edecek

-Kemalist inkılaplar neden ülkede ekonomik kalkınmayı sağlayamadı, Üniversiteler ve Sanayiciler neden bilgi-teknoloji üretemediler ?

www.canmehmet.com

Açıklama ve Kaynaklar :

Resim, tarafımızdan düzenlenmiştir.

(*) Mücerred Rasionalizm : “Bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil, düşüncede ve zihinde temellendirileceğini”, “Rasyonalizm : İnsan bilgisinin tek güvenilir kaynağı olarak akla dayanmalıdır.”, “Rasyonalizm : Günlük kullanımda rasyonalizm, akla karşı temel bir saygı duygusudur veya aklın insan yaşamında büyük bir rol oynaması gerektiği fikrini ifade eder.”

(**) Meraklıları konu ile ilgili daha geniş bilgi için bakabilirler : https://www.quora.com/Why-should-we-preserve-our-culture-and-rituals

(1)Fazlası için bakınız : İsviçre medeni kanunu Federal Meclislerce 10 Aralık 1907 de kabul edildi. –“Eugene Huber Ve İsviçre Medeni Kanununun Ruhu (1849 – 1923)” Yazan : Medeni Hukuk Profesörü M. Walter Young. Çeviren : Jale Güral Medeni Hukuk Asistanı https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/634395

(2) Falih Rıfkı Atay (1894-1971), “Cumhuriyet döneminin en etkin gazetecilerinden biridir. Mustafa Kemal Atatürk’ün başyazarlığını yapmıştır…1923’te TBMM’ye girdi ve aralıksız 27 yıl milletvekilliği yaptı.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*