
Avrupa, ABD ve Rusya’ya yem olmamak için aralarında birleşirken, Ortadoğu ve Afrika’da sömürdükleri bölgeleri ellerinden kaçırmamak için onları kendi aralarında böldükçe bölmektedirler. Önce, “Sırp, Bulgar, Ermeni, Arap, Kürt Milliyetçiliğini körüklediler. (Bu aşamada “Türkçülük !” meselesine, bünyesinde bin yıllık süreci barındırdığı için, Sabetayist ve Rusya’da gelenlerin, mıknatısı yok etmek için kurguladıkları olaya şimdilik girmeyeceğiz). Biraz mesafe alınca sıra; “Sünni, Şii, Vahhabi” vb. mezhep farklılıklarını -tekrar- kaşımaya geldi.
İçerisinde bulunduğumuz dönemde; Afganistan, Irak, Suriye ve Kuzey Afrika halkları kendi aralarında sudan sebeplerle (aslında sömürgecilerin kışkırtmaları ile) çatışmakta ve kalkınmaları için kullanmaları gereken enerji ve imkânlarını kardeşlerini öldürmek, daha da yoksullaşmak için heba etmektedirler.
Bu açıklananlar doğrultusunda, çatışma bölgelerinde, yeni çatışmalar doğuracak bir “Bağımsız Kürdistan” Kimin, kimlerin işine gelmektedir gelecektir?
-Kürtlerin ve Arapların mı? (Osmanlıdan ayrılan toplumların bugünkü durumları da ortadadır)
-Yoksa bölgedeki toplumların bölündükçe dışarıya karşı güçsüzleştiği için kazanan Sömürgeci Batılı Devletlerin mi?
**
Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edildiği dönemde Başbakan olan Bülent Ecevit,
“Amerika, Apo’ yu neden verdi anlamadım” demişti.
**
Oysa Öcalan bunun cevabını, daha teslim edilmeden Özgür Politika gazetesinde vermişti:
“Doğrudan ABD tarafından yönlendirilen bir komployla ulusal kurtuluş çizgisinin tamamen tasfiyesi amaçlanmaktadır. Kuzey Iraklı Kürt liderlerin katıldığı Washington Deklarasyonu süreci, tasfiyemiz üzerine kuruldu. Barzani ile Talabani’nin Ankara’ya gidişleri bu çerçevededir.”
…Öcalan’ın yakalandığı dönemde MİT’te üst düzey yönetici konumunda bulunan Öneş’e göre,
“O dönem ABD, bağımsız bir Kürt devleti kurma isteğindeydi. Öcalan konumu itibariyle buna engeldi. ABD bölgede yeni bir Kürt devleti kurabilmek için Öcalan’ı Türkiye’ye teslim etti”.
…Tam da o günlerde İngiliz Economist dergisi Özcan’ın yorumunu tamamlıyordu:
“ABD’nin istihbarat desteğinin arkası gelecek. Önce Kuzey Irak yönetimiyle temas baskısı, sonra da PKK’lılara af da içeren bir siyasi-diplomatik çözüm telkini…”
…Türkiye çözüm konusunda inisiyatif almadıkça, kendi derdine kendisi çare bulmadıkça, kendi halkı için barış, demokrasi, özgürlük kapılarını açmadıkça, okyanus ötesi planların bir parçası olmaya ve sonradan “Niye yaptılar bize bunu?” diye sormaya devam edecektir.(1)
**
Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesinin arkasında olan yoğun iddialar şunlardır :
“ABD Irak’a müdahaleye karar verir. Bu işgalde dayanılacak olanlar (Barzani ve Talabani) Kürtlerdir. Abdullah Öcalan bu nedenle bölgede Barzani ve Talabani’ye karşı seçenek olmaktan çıkarılmıştır. Neticede sonuç itibariyle görülen, Mesut Barzani’nin önünü açılması ve PKK’nın da ‘dolaylı’ yoldan ona bağlanması”dır.
Peki, bu –yaşanılan- süreç Kürtleri “Büyük Kürdistan” kurmaya götürebilir mi?
Bu o kadar da kolay değildir.
Bir tarafta genişlemek isteyen ; Rusya, Çin, Almanya ve Türkiye’nin beklentileri ve hesapları;
Bir tarafta ekonomik dengeleri olumsuz çizgiye evrilen ve can havli ile bölgede tutunmaya çalışan Avrupalı büyük devletlerin kişisel ilişkilerden kaynaklanan çıkarları vardır.
**
Peki, ABD’nin bölgeye (IŞİD militanları ile çarpışmaları için PKK’nın Suriye kolu PYD güçlerine)
gönderdiği silahlar ne anlama gelmektedir?
PKK, dolaylı yoldan tanınmaya mı çalışılmaktadır?
Tanınırsa ne olacaktır?
Türkiye’nin “çözüm süreci” ile ulaşacağı hedefin bertaraf edilmesinin yanında “Büyük Kürdistan Devleti” için karşı tarafta olanların biraz daha baskı altına alınması mı planlanmaktadır?
**
Japonlar ve Osmanlılar eş zamanlı kalkınma hamlesine başlamasına rağmen neden onlar başardı da bizler süreci tamamlayamadık ?
-Japonlar ilk olarak ülkede BİRLİĞİ sağladılar.
-Diğer milletlerden çok OKUDULAR ve çok ÇALIŞTILAR.
-Yatırım için DIŞARIYA borçlanmadılar, gerekli sermaye için TASARRUF ettiler.
–Yabancı DANIŞMANLAR çalıştırmadılar ve bu nedenle KÜLTÜRLERİNİ korudular.
–Halka hizmet HAKK’a hizmet dediler.
-Japonların (kültürünün) en büyük özelliği : TÜM HALKI VE TÜM ÖĞRENCİLERİ EŞİT GÖRMELERİDİR. SAYGI en büyük meziyetlerindendir.
–
İlk yayın tarihi : 22 Mart 2020
Güncelliği nedeniyle yeniden yayınlanmıştır.
Resim : Tarafımızdan hazırlanmıştır.
(1) Daha fazlası için bakınız; http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetayArsiv&ArticleID=1003826&AuthorID=75&b=&a=Can%20DAmerikan şalvarı? 01:26 | 16 Ekim 2008. Can Dündar