(Okuma süresi, 8 Dakika)
Cumhuriyet’in ilanında ve Yeni Devletin yapılandırılmasında halka anlatılanlar, beklentilere (İdeal olana) uygundur. Örneğin : (Demokratik) Cumhuriyet kurulacak : Muhalif Partilerle birlikte ülkeye Özgür Gazetecilik ve İfade Hürriyeti gelecek, ülkedeki yaşayanlar arasında Eşitlik, Adalet, Ekonomik Refah vb. sağlanacaktır.
Ancak, Milli Mücadele sonrası CHP Tek Parti anlayışının devlet yönetimindeki uygulamaları : Osmanlı Devlet işleyişindeki aksaklıklara (istibdat-baskı iddialarına) eleştirilerine rahmet okutmuş ve adeta Osmanlıyı aratmıştır.
Verilen sözlerin aksine Ülkede Muhalefet ve İfade Özgürlüğü yok edilmiş, dillerdeki “Eşitlik, Adalet ve Özgürlük” söylemleri, Ülkemize ilginçtir, 70-80 yıl sonralarında dahi ancak, kör topal-yarım yamalak gelebilmiştir.
**
Yukarıdaki açıklamalardan sonra Kemalizm’in dinselleştirilmesine ve Mustafa Kemal’in İlahlaştırılmasına kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Aktarılacaklar arasında Yeni Devlet’ in tanımlanmasında yer alan “Kamalizm / CHP Programının İzahı” Kitabının yazarı : Birinci Meclis (23 Nisan 1920 – 1 Nisan 1923 Dönemi) dahil dört (I., IV.,V., VI.,) dönem CHP’den Edirne Milletvekili olan, Avukat-Yazar-Siyasetçi Mehmet Şeref Aykut’un (1874-1939) yazdıkları da bulunmaktadır.
Bu noktada Kamalizm’ in yazarı Şeref Aykut’un : Uzun yıllar İsveç’te yaşayan ve öldükten sonra yakılarak küllerinin Baltık Denizine savrulmasını vasiyet eden torunu Heykeltıraş İlhan Koman’ın, konu ile ilgili olarak yeri geldiği için hikayesi de aşağıda kısaca aktarılmıştır. (*)
Şeref Aykut, Kamalizm kitabı birçok eleştiri almıştır. Yapılan eleştirilerin başında : “Kamâlizm’in ekonomik temeller üzerine kurulmuş bir din” olduğu ifadesidir.
” EGEMENLİK ULUSUNDUR…
Şimdi herşey yıkılmıştı artık ne sınıf kalıyor, ne imtiyaz kalıyor.. Geçmişin bütün dağınık yığınları arasından Türk Ulusunun birliği eşitliği ergenliği yükseliyordu. Atatürk, (Müdafaai Hukuku) Ulusal Savaşı kazanmak için kurmuştu. Ulusun egemenliği Cümhuriyet şeklinde kökleşince tarihin akyüzlü Müdafaai Hukuk’u yerini Cümhuriyet Halk Partisi’ne bıraktı. İşte onun programını anladığım kadar anlatmak istiyorum. (1 İkinciteşrin 935. “Kamalizm”, Şeref Aykut.Sh:4)
Birinci bölümde ve yukarda açıkladıklarımızdan “Cumhuriyet” idaresinin uygulamadaki gerçeği neydi ?
–Ne Halk Egemenliği vardır, ne özgürlük ne de eşitlik.
İsmet İnönü : –“Halk Partili vatandaşlarıma söyleyeyim ki, Bizim inandığımız altı oklu prensiplerin Anayasa’dan çıkartılması tabii (doğal) olacaktır...”
İnönü devam ediyor : –“Milli Egemenlik, Kamuoyu sözleri birtakım süslü kelimelerden ibarettir. BÖYLE BİR ŞEY YOKTUR. Bütün Dünyada geçerli olduğu gibi mesele, okur – yazar denilen azınlığın, okuması ve yazması olmayan çoğunluğu yönetmesidir. Azınlık denen okur – yazarların da başlarına menfaat yularını geçirip, hazine yemliğine bağladın mı, bütün idare yoluna girer ve düzenli işler’ “.
Açık ifadesi ile : Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluşunda ve içerisinde Halk ve İradesi yoktur.
**
Şeref Aykut, Mustafa Kemal Paşa’nın çok yakın çevresinde yer alanlardandır. Paşa’nın isteği üzerine yazdığı “Malta Hatıratı ve Malta’da Türkler” başlıklı yazısı, bir ay süreyle Paşa’nın Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlanmıştır.
Türkan Hanım’la evli olan Şeref Aykut’un Fatma Sevinç Leman isimli bir kızı vardır. Dr. Fuat Koman ile evlenen kızının bu evlilikten İlhan Koman, Korhan Koman ve Gönül Koman isimli 3 çocukları olmuştur. (1a-1b)
**
CHP Edirne Mebusu Şeref Aykut, 1923’lerde övdüğü, ancak, değişen ekonomik şartlar-anlayışlar nedeniyle (1934 yılında) “Kemalizm’in ideoloğu” Moiz Kohen’e (Türkleşmiş adı ile Munis Tekinalp) çok ağır eleştirel bir mektup yazmıştır.
O dönemi ve insanların düşüncelerini anlamak adına bahsekonu mektup içeriği oldukça önemlidir.
“Edirne Mebusu Mehmet Şeref Aykut’un Munis Tekinalp’e Mektubu (20 Nisan 1934)
Edirne Mebusu Mehmet Şeref Aykut 20 Nisan 1934 tarihinde Türk Kültür Birliği Reisi Moiz Kohen’e (Türkleşmiş adıyla Munis Tekinalp) 25 sayfalık bir mektup gönderir. Mektup uzunca bir ithamlar listesidir. Aykut, Türkiye Yahudilerini Türkleşmemekle, sadece ticari çıkarlarını gözetip Türklerin sırtından fahiş kârlar elde etmekle, Türkiye’ye karşı beyan ettikleri sadakatlerinde samimi olmamakla suçlar. Bu kitap dönemin şartları içinde bu mektubun bir tahlilini ve değerlendirmesini yapmakta ve Türkiye Yahudilerinin Tek Parti döneminde karşı karşıya kaldıkları Türkleşme meselesini incelemektedir.(2) Rıfat N. Bali / Libra Kitap
Gerçeğinde dört dönem CHP Edirne Milletvekili Şeref Aykut, “Kamalizm” Kitabının içeriği ile, Kemalizm’in ideoloğu Moiz Kohen’in, “Kemalizm” kitaplarının içerikleri birbirine uyumlu, paralel anlayıştadır. (3)
Burada da meraklılarına bir not düşelim : Mustafa Kemal Paşa’nın hayatında yer alan (Dönme-Sabetaist) Yahudilere birkaç isim : İlk Öğretmeni, Şemsi Efendi (Şimon Zwi), Eşi Latife Hanım, Anadolu Ajansı kurucularından yazar Halide Edip, Kemalizm’in ideoloğu Moiz Kohen/Munis Tekinalp, (Lozan ‘da Ankara Hükümetinin danışmanı) Haham Hayim Nahum,
**
Kemalizm’in Dinselleştirilmesine CHP Milletvekillerinin şiirleriyle devam ediyoruz :
Aşağıdaki ifadenin sahibi : Refik Ahmet Sevengil, Yazar, edebiyatçı, siyasetçi, Devlet görevlisi/Radyolar Genel Müdürü,TRT Genel Müdürü Müşaviri ve (1943 Dönemi) Milletvekilidir.
“…Artık ne dünya, ne ahiret, ne zorba ne de softa tahakkümü kabul edemiyoruz. Geniş halk kitlesi kendi kendisini idareye muktedirdir. İmparatorla beraber Allah’ı da hal’ ettik, kafamızın içi dışı hürdür…”(4a-4b-4c)
**
Çankaya
…
Burada erdi Musa,
Burada uçtu İsa;
Bülbül burada varsa
Hürriyet için öter.
Ne örümcek ne yosun,
Ne mucize ne füsun;
Kabe Arap’ın olsun
Çankaya bize yeter…
Yazar : Şair ve siyasetçi Kemalettin Kamu, CHP’den üç dönem Milletvekili seçtirilmiştir. Çankaya şiiri, “Çankaya” Dergisi kayıtlarına göre ilk kez 1928’de yayımlanmıştır.
…
Edip Ayel Şiiri :
Ey dertli saray! Kâbe mi oldun bize artık?
Cennetse bu yurt, sen onu buldundu harâbe,
Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe.
Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun,
Türk ırkının, en son, ulu peygamberi oldun.
Tutsak seni lâyık, yüce Tanrı’yla müsâvi,
Toprak olamaz kalp doğabilmişse semâvî¦
Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses,
İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez !
Şair-Öğretmen Edip Ayel : (1894 – 1957): Galatasaray Sultanîsi ile Paris Yüksek Ziraat Okulunu bitirdi. Fransızca öğretmenidir. 1938’de Fransa’da yapılan bir şiir yarışmasında birincilik kazandı. Bazı Avrupa nazım türlerini edebiyatımıza ilk defa getiren şairdir. İki Fransızca, İki Türkçe şiir kitabı vardır. (5)
**
Faruk Nafiz Çamlıbel Şiiri :
Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil,
Kanlı bir gözyaşı nehrinde muazzam tabutun
Ey ilâhın yüce davetlisi, göklerden eğil
Göreceksin duruyor kalbimizin üstünde putun!
Tanrı, peygamber diye nedir, kimdir bilmeden
Taptığımız ne varsa, hepsi ondan şekil aldı.
Şair-Öğretmen ve siyasetçi : Faruk Nafiz Çamlıbel (1898-1973, İstanbul), Behçet Kemal Çağlar ile birlikte Onuncu Yıl Marşı’nın sözlerini yazmıştır. Üç dönem milletvekilliği yapmıştır.
**
Yusuf Ziya Ortaç Şiiri :
Dağların ardında sönüşü gibi,
Millete can veren, vatan yaratan;
Tanrının göklere dönüşü gibi
Her zaman ırkıma büyük Baş Atam,
Tanrılaş gönlümde, tanrılaş Atam!
Öğretmen-Romancı-Siyasetçi Yusuf Ziya Ortaç : (1895 – 1967) Bir dönem Milletvekilliği yapmıştır.
**
Yukarıdaki yazarların ve şairlerin ortak noktası : Çoğunluğu Müslüman Türklerin yaşadığı, 1920’de açılışında Kuran ve dualar okunan Türkiye Büyük Millet Meclisinde Milletvekili olmalarıdır. (gerçeğinde CHP Tek Parti tarafından ATANMALARIDIR.
Devam edecek…
-“Bir milleti yok etmek isterseniz, askeri istilaya lüzum yoktur. Tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla manevi değerlerini, ahlakını yozlaştırmak kâfidir.” Peyami Safa
www.canmehmet.com
Açıklama ve kaynaklar :
Resim : Tarafımızdan düzenlenmiştir.
Teşekkür : Araştırmalarımızda ve Osmanlıca metinlerin Türkçeye aktarımında yaptığı katkılarından dolayı Evladım Yılmaz Tamer Argüç’e teşekkür ediyorum.
(*) A) İlhan Koman kimdir ? İlhan Koman, aslen 1921’de doğduğu Türkiye, Edirne’lidir. Paris’te eğitim gördükten ve Türkiye’ye döndükten sonra 1959’da İsveç’e taşınmaya karar verdi. İsveç’te yaşarken Koman, mimar Ralph Erskine ile tanıştı. Koman, tüm ofisinin yıl boyunca bulunduğu “Verona” adlı teknesinde onun için çalışmaya başladı. (Daha fazlası için : https://www.uppsalaauktion.se/fokus/ilhan-koman-sans-nome/
B) İlhan Koman : İlhan Koman, 17 Haziran 1921’de Edirne’de doğdu. Babası doktorluk ve çiftçilikle uğraşan Fuat Bey, annesi Sevinç Leman Hanım’dır. Baba tarafı Mohaç Savaşından sonra Konya’dan Balkanlar’a yerleştirilmiş Türk köylülerindendir. Aile 1880’lerde Yugoslavya’dan Edirne’ye göç etmiştir. Anne tarafından dedesi. II. Abdülhamid devri devrimcilerinden ve Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurucularından Mehmet Şeref Aykut’tur.
Çocukluğu Edirne’nin Kaleiçi semtinde geçmiştir. Edirne Lisesi’ni bitirdikten sonra, 1941’de İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne girdi. Hocalarının tavsiyesi üzerine bir yıl sonra heykel bölümüne geçti, Rudolf Belling’in öğrencisi olarak 1945’te bu okulu bitirdi… 1967’de Stockholm Uygulamalı Sanatlar Yüksek Okulu’na öğretim üyesi olarak kabul edildi. Bu dönemde yeni geometrik türevler ve yel değirmenleri gibi bilimsel buluşları tescillendi.
1969’da İsveç’te Sundsvall’da bir alan düzenlemesi için açılan yarışmada birincilik oldu. 1970 yılında Örebro Belediye Sarayı önüne konulacak heykel yarışmasında Çetin Kanro’yla birlikte hazırladıkları “Leonardo’ya Selam”, anıtı ile birincilik kazanmış ve bu anıt daha sonra İsveç Hükümetince Stockholm Yüksek Mimarlık Okulu önüne konulmuştur.
Sanatçı, 1981 yılında da “Sedat Simavi Görsel Sanatlar” ödülünde birincilik almıştır. …Yapı Kredi Kültür Sanat (YKSS) binasının önünde bulunan Akdeniz Heykeli 4 tonluk, 12 mm kalınlığında 112 metal levhanın yan yana getirilmesiyle oluşturulmuştur... Koman, İsveç’in başkenti Stockholm’de 30 Aralık 1986 günü 65 yaşında hayatını kaybetmiştir. Vasiyeti üzerine cesedi yakılarak külleri yaşamının büyük bir bölümünü üzerinde geçirdiği Baltık Denizine atılmıştır.
Çoğunluğu Stockholm’da olmak üzere 20 şehrin sokak ve meydanlarında Koman’ın heykelleri bulunmaktadır. Ankara’da Anıtkabir’in doğu kanadındaki kabartmaları, İstanbul’da Divan Oteli önündeki heykeli ve yukarıda açıkladığımız Akdeniz Heykeli’ni yaparak Türkiye’de de eserler bırakmıştır…
Hemşehrimiz ünlü heykeltraş İlhan Koman’ın 20 yıl yaşadığı ve atölye olarak kullandığı 116 yaşındaki gemisi 16 Kasım 2011’de Haliç Tersanesi’ne getirilerek koruma altına alınmıştır… İlhan Koman’ın ailesi ile birlikte kaldığı ev Edirne’nin Kaleiçi Semtinde olup bugün T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün hizmet binası olarak kullanılmaktadır. Binanın “İlhan Koman Müzesi” olarak düzenlenmesi en büyük dileğimiz ve beklentimizdir.
İlhan Koman’ın 38. ölüm yıl dönümü 30 Aralık 2024 günü kutlanacak. Işıklar içinde uyusun… (Ender Bilar – www.enderbilar.com ), (Daha fazlası için bakınız : https://edirnekultur.com/detay/ilhan-koman-49 )
Meraklısına not : Heykeltraş İlhan Koman’ın eserleri : Anıtkabir ve Koç Grubu Şirketleri’nde sergilenmekte, Hürriyet Gazetesi eski Sahiplerince de “Görsel Sanatlar ödülü” ne layık görülmüştür. Simavi ve Koç ailelerinin akraba oldukları yine meraklılarınca bilinmektedir. Bunlarla birlikte Koç Grubunun “10 Kasım reklam sloganı” : “Mustafa Kemal Paşa için : “Olmasaydın olmazdık !” ifadesiyle ünlüdür.
ÖLÜLER NEDEN YAKILIR ? “Ölünün gömülmesi ya da bedeninin yakılması Hristiyan özgürlüğü sınırları içindedir. Bu konu üzerinde düşünen bir insan ya da aile bilgelik için dua etmeli (Yakup 1:5) ve sonunda varacağı inanca göre hareket etmelidir. “ Daha fazlası için bakınız : https://www.gotquestions.org/Turkce/Hristiyan-olulerin-yakilmasi.html )
“Hangi İnançlarda Ölü Yakılır? Dünya genelinde birçok inanç sisteminde ölü yakma ritüeli vardır.
-Hinduizm ve Budizm, kremasyonun temel ölüm ritüellerinden biridir.
-Antik çağlarda Yunan ve Roma kültürlerinde ölü yakma yaygındı.
-Vikingler de özellikle önemli kişileri yakarak uğurlarlardı.
Hristiyanlık : Hristiyanlar ise genel itibariyle vefatın ardından, ölünün bedenini yakmayı tercih ederler. Ancak, Katolik mezhebe sahip Hristiyanlar, ölünün özgür ruha sahip olacağına dair inançları doğrultusunda külleri bir DENİZE ya da başka bir yere savururlar. “ Bakınız : ( https://www.haber7.com/dini-bilgiler/haber/3368312-olunce-yakilmak-hangi-din-olunce-yakilmak-gunah-mi )
**
(1a) https://cdn.tbmm.gov.tr/TbmmWeb/Yayinlar/Dosya/9a9ef440-bbeb-409d-87ca-ddd3cdf5da65.pdf
(1b) https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eeref_Aykut#Ya%C5%9Fam%C4%B1
(3)https://www.canmehmet.com/ataturkculukte-milliyetcilik-olmadigi-icin-tanimlanamiyor-3/?swcfpc=1
4a) Biyografi : https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/refik-ahmet-sevengil
4b)Dergideki Yazı ve yazan M.vekili hk bir köşeyazısı (2021) :
4c) https://haber.sol.org.tr/yazarlar/orhan-gokdemir/tahtlar-putlar-insanlar-311464