Bir mücadelenin sonucu için “Başarılı / Başarısız” demeden evvel, hedeflenenlerin hangi seviyede gerçekleştiğine bakmak gerekir. Bu, akılcı ve duygusallıktan uzak bir ölçüdür.
* * *
Millî Mücadele, topyekün bir halk mücadelesidir. Bu mücadele, hiçbir şekilde bir kişiye veya gruba mâl edilemez.
Bununla beraber, cephede kazanılan bir savaşı masada kaybetmemenin sorumluğu, siyasetçilerde ve diplomatlardadır.
Bu konuda bakınız Mustafa Kemal Paşa ne demektedir ?
“…O sırada gazetelerde Karabekir Paşa’nın anıları yayınlanıyordu. Karabekir bu yazılarında yaptığı hizmetleri sıralıyor ‘Her şeyi ben yaptım. Ben olmasaydım Türk milleti kurtulamazdı…’ gibisinden sözler ediyordu. Atatürk’e de az bir pay bırakıyordu.
O sıralar biz İstanbul’da, Dolmabahçe Sarayı’ndaydık. Atatürk, gazetelerdeki bu yazılara biraz sinirlenmiş olacak ki, birden şunları söyledi:
‘Bu şekilde iddiada bulunan adamları akıl doktorlarına göndermek lâzım… Eğer bu memleketi bir Karabekir’le bir Mustafa Kemal kurtardıysa çok yazık… Oturup ağlamak lâzım ! ‘ “ (1)
* * *
Milli Mücadele’nin yol haritası (Hedefleri)
A) “Amasya Tamimi” ve alınan kararlar :
“Saraydüzü Mevkii’ndeki 5. Kafkas Fırkası’nın karargahı olan Saraydüzü Kışlası’nda AMASYA TAMİMİ’nin görüşülmesine :
Hüseyin Rauf Bey, Refet Bey, Arif Bey, İbrahim Süreyya Bey, Osman Nuri, Tufan Bey, Recep Zühtü, Efganlı, Teğmen Abdurrahman, Arif Bey, Kazım Karabekir Paşa, Mersinli Cemal Paşa, Cafer Tayyar Bey’in de (telgraf vasıtası ile katıldıkları) görüşmeler 21 Haziran günü başladı.
22 Haziran sabahına kadar devam eden görüşmelerden çok önemli kararlar ortaya çıktı…
‘Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.’
İşte bu cümle, alınan bütün kararların özeti ve bağımsızlığa giden yolun başıdır.
1- Vatanın tamamı, milletin istiklâli tehlikededir. Hükümet merkezi, İtilaf Devletleri’nin etkisi ve denetimi altında bulunduğundan, sahip olduğu sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum, milletimizi ‘adı var, kendi yok’ durumuna düşürüyor. ‘Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.’ Milletin durumunu ve davranışını göz önünde bulundurarak haklarını dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak bir milli heyetin varlığı gerekmektedir. Bunun için her taraftan vuku bulan teklif ve milli istek üzerine, Anadolu’nun en güvenilir yeri olan Sivas’ta milli bir kongrenin süratle toplanması kararlaştırılmıştır…
…
4- Bu esasların uygulanmasına Mustafa Kemal Paşa, Rauf Bey, Kâzım Karabekir Paşa, Miralay Cevad Bey, Miralay Refet Bey, Hâmit Bey, Cemal Paşa, Miralay Bekir Sami Bey, Cafer Tayyar Bey ve diğer bazı sivil ve askeri önemli kişiler tarafından çalışılacaktır. Bundan başka eski sadrazam Müşir Ahmed İzzet Paşa, Nafia Nâzırı Ferit Bey, âyan üyesinden Ahmed Rıza Bey gibi kişilerden fikir ve düşünceler alınacaktır.” (2)
* * *
Bu noktada Mustafa Kemal Paşa tarafından Sivas’ta yayınlanan (Sivas Belediyesi tarafından da derlenerek günümüz Türkçesine çevrilen) İrade-i Milliye gazetesinden bir bölüm aktarılmalıdır.
Çekildiği Yer : Havza. Tarih : 14 Haziran 1919.
Telgrafı Çeken: “Üçüncü Ordu Müfettişi, Yaver-i Hazret-i Şehriyarileri Mustafa Kemal”,
Çekilen kişi “Zat-ı Şahane” yani Sultan Vahdettin.
Telgraf içeriğinde Mustafa Kemal Paşa, Padişaha yaptıkları son görüşmelerini hatırlatıyor ve şöyle diyor:
“Huzurunuzdayken İzmir’in işgali karşısında ‘pek mahzun olan’ kalbinizin ‘bu nokta-i necâta ait ilhamatı’nı, yani ülkenin sizin öncülüğünüzde millî mukaddes bir kudretle kurtulacağına dair verdiğiniz ilhamları şu an gibi hatırlıyorum.
Sizin “ilkâ”nızdan, benim fikrimi çelmenizden aldığım imanın azmiyle görevime devam ediyorum… Bin-netice bariz bir surette tahakkuk ediyor ki millet baştan aşağı uyanık olup, istiklâl-i millet ve devleti ve hukuk-ı âliye-i saltanat ve hilâfeti teyit için kavî bir azim ve iman ile mücehhez (donanmış) bulunuyor. İstanbul’da iken milletin bu kadar kuvvetli ve az vakitte felaketlerden bu derece müteyakkız (uyanık) olduğunu tahayyül edemezdim...” (*) (MERAKLILARI TELGRAFIN ASLINA BURADAN ULAŞABİLİRLER: https://www.gastearsivi.com/gazete/iradei_milliye_sivas/1919-09-14/4 )
* * *
Mustafa Kemal Paşa kendi yayınladığı İrade-i Milliye gazetesindeki telgrafında, çok açık bir şekilde ne demektedir :
(Canmehmet: Sultan Vahdettin’i kastederek)
-“Beni ikna ederek (Anadolu’ya) siz gönderdiniz.”
-“İstanbul’da iken halkın direnişe bu kadar hazırlıklı-uyanık olduğunu düşünmemiştim.”
* * *
Hazır yeri gelmişken, Milli Mücadele kapsamında direnişi ilk başlatan isimsiz kahramanlarımızdan bahsederek, onları hayırla yad edelim :
İşgal güçlerine karşı ilk direniş, 1918 yılı 19 Aralık’ta başlamıştır.
“…Dörtyol civarındaki Karakese Köyü’ne saldıran Fransızlar, köylüler tarafından silahla karşılanmış, 19 Aralık 1918’de yaptıkları çatışmada 10 ölü vererek geri çekilmek zorunda kalmışlardı. Galip devletleri çılgına döndüren bu olay, Türk milletinin saldıran düşmana karşı ilk direnişiydi…” (3)
…
Yunan İşgalinde İzmir bölgemizde halkın ve özellikle çetelerin direnişleri ve Yunanlıları yıldırmaları da mutlaka hatırlanmalıdır.
Açık ifadesi ile 19 Mayıs 1919’dan önce Anadolu ayaktadır, Askerleri ve Halkı ile (gizli bir şekilde) hazırlık yapmaktadır.
* * *
Milli Mücadele’nin yol haritası (Hedefleri)’ne devam ediyoruz :
B) Erzurum Kongresi Kararları (23 Temmuz 1919) :
– Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz.
– Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet topyekun kendisini savunacak ve direnecektir.
– Vatanı korumayı ve istiklali elde etmeyi İstanbul Hükümeti sağlayamadığı takdirde, bu gayeyi gerçekleştirmek için geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümet üyeleri milli kongrece seçilecektir.
…
Erzurum Kongresi’ndeki kararlar, Misak-ı Milli’ye ve TBMM’nin açılışına kadar giden süreci belirlemiştir.
* * *
Milli Mücadele’nin yol haritası (Hedefler)
C) Sivas Kongresi Kararları :
“Sivas Kongresi 4 Eylül 1919 tarihinde başladı. İlk üç gün, kongrenin siyasetle uğraşıp uğraşmayacağı tartışmalarıyla geçti. Delegeler kabul edilen yemin metnine göre hilâfete, saltanata, İslâmiyet’e, devlete, millete ve memlekete hizmet edeceklerine, kongrenin müzakeresi süresince politikayla uğraşmayacaklarına, İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin ihyasına (canlandırılmasına) çalışmayacaklarına dair yemin ettikten sonra gündeme geçilebildi… Beyannâmede özetle şu esaslara yer veriliyordu :
1. Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınır içinde kalan ve ezici çoğunluğu müslüman olan Osmanlı ülkesi toprakları, birbirinden ayrılmaz ve hiçbir bahane ile bölünmez bir bütündür.
2. Osmanlı toplumunun bütünlüğü ve millî bağımsızlığımızın sağlanması, yüce hilâfet ve saltanat makamının korunması için millî kuvvetleri etkin ve millî iradeyi hâkim kılmak esastır.
…
5. Osmanlı hükümeti, dış baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terketmek zorunda kaldığı takdirde, hilâfet ve saltanat makamı ile vatan ve milletin korunmasını ve bütünlüğünü sağlayacak her türlü tedbir ve kararlar alınmıştır…” (4)
* * *
Amasya, Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan kararlar özetle :
1- Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
2- Vatanın tamamı, milletin istiklâli tehlikededir. Hükümet merkezi, İtilaf Devletleri’nin etkisi ve denetimi altında bulunduğundan, sahip olduğu sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir.
3- Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz.
4- Vatanı korumayı ve istiklali elde etmeyi İstanbul Hükümeti sağlayamadığı takdirde, bu gayeyi gerçekleştirmek için geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümet üyeleri milli kongrece seçilecektir.
5- Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınır içinde kalan ve ezici çoğunluğu Müslüman olan Osmanlı ülkesi toprakları birbirinden ayrılmaz ve hiçbir bahane ile bölünmez bir bütündür.
6-Osmanlı toplumunun bütünlüğü ve millî bağımsızlığımızın sağlanması, yüce hilâfet ve saltanat makamının korunması için millî kuvvetleri etkin ve millî iradeyi hâkim kılmak esastır.
Ve…
Mustafa Kemal Paşa, Lozan’da yapılan antlaşma ile ülkeyi Doğu ekseninden (Batılılaşmak adına) Batı’ya taşımıştır.
Oysa Milli Mücadele ile emperyalizme (İngiliz-Fransız-İtalya’ya) savaş açarak, mazlum ülkelerin sesi olmayı düşlememişmiydik ?
Ancak bu anlayış Lozan’da terk edildi ve emperyalist batı devletleri ile uzlaşmayı ön plana çıkaran bir yaklaşım sergilendi. Dolayısıyla, emperyalist İngiltere başta olmak üzere İşgalciler düşman değil, birlikte ticaret yapılabilecek ülkeler konumunda kaldı (buraya yükseldi).
…
Zaten Milli Mücadele devam ederken de Maden Çıkarma İmtiyazları bölgesindeki :
“- 376 numaralı kömür ocağını İngiltere uyruklu Reginald Lafontaine Vitali,
– Çanakkale’nin Lapseki ilçesindeki linyit madenini İngiliz ordusunun İstanbul karargahındaki Yüzbaşısı Bennett,
– Muğla’nın Köyceğiz bölgesindeki krom madenlerini Amerikan uyruklu olup İzmir’de oturan Ernest Mağnificio,
– Borasit madenini İtalyan uyruklu George Ralli 1921 yılının Ocak ve Şubat ayları içinde arka arkaya devralmışlardı.” (5)
…
Devam edecek…
– Bir “Milli Mücadele”, galip devletlerin “gelenekleri – kültürleri alınarak” mı başarılmış olmaktadır ? Eğer böyle ise, “Milli” kelimesi hangi anlama gelmektedir?
Resim : Görsel web ortamından alınmış, tarafımızdan düzenlenmiştir.
AÇIKLAMALAR VE KAYNAKLAR :
(*) Daha fazlası için bakınız: http://sivas.bel.tr/Files/PDF/irade-i%20milliye%20son.pdf
(Havza ‘dan “Mustafa Kemal Paşa Hazretleri” Tarafından Zât-ı Şahâneye Keşîde Edilen Arîza-ı Telgrafiye
“Mabeyn-i hümayun-ı mülûkâne başkitâbet-i celîlesi vasıtasıyla atebe-i hümayuna Cenâb-ı Padişahiye Büyük milletin ve mukaddes hilâfetin imâd-ı sahih ve yegânesi bulunan saltanat-ı hümayunlarını Cenâb-ı Hak masûn-ı âfât buyursun. Şevketpenâhım: Memleketin bugün uğradığı âfât-ı tazyîk ve tehlikei inkısâm karşısında ancak zât-ı hümayunları başta olmak üzere millî mukaddes bir kudretin sahne-i mevcudiyeti vatanı ve istiklâl-i devlet ve milleti ve hanedân-ı celîl şanınızın altı buçuk asırlık mübeccel tarihi kurtarabilir.
Her tarafça bu içtihat ve kanaat yektadır. Son huzur-ı şahanelerinde şerefmüsûl duyurulduğumda İzmir vak’a-i mü’limesinden pek mahzun olan kalb-i hümayunlarını bu nokta-i necâta ait ilhâmâtı ve bu anda dahi hafıza ârâ-yı intibâhımdır.
İlkâ-yı mülkdârilerinden mülhem azm-i iman ile vazife-i âcizanemde müdâvim bulunuyorum. İrâde-i mülûkâneleri veçhile sadrazam paşa kulunuzu, daima mehân-ı umûrda tenvîr ve îcâbâtını arz ve tatbik etmekteyim.
Şu bir ay zarfında hemen tekmil Anadolu-i şahânelerinin vilâyat-ı elviye ve kazalarına ve hudût boylarına kadar efkâr ve âmâl-ı milliye ve tekmil kumandanların ve tabakat memurlarının hissiyât ve icrââtına vukuf ve nüfûz hâsıl ettim. Bin-netice bariz bir surette tahakkuk ediyor ki millet baştan aşağı uyanık olup istiklâl-i millet ve devleti ve hukuk-ı âliye-i saltanat ve hilâfeti teyit için kavî bir azim ve iman ile mücehhez bulunuyor. İstanbul’da iken milletin bu kadar kuvvetli ve az vakitte felaketlerden bu derece müteyakkız olduğunu tahayyül edemezdim…
Üçüncü Ordu Müfettişi Fahrî Yaveri Hazret-i Şehriyârîleri Mustafa Kemal”
(1) ATATÜRK’ÜN UŞAĞININ GİZLİ DEFTERİ. Cemal Granda.
(2) Daha geniş bilgi için bakınız:http://www.amasya.gov.tr/amasya-tamimi-22-haziran-1919
(3) MONDROS’TAN MUDANYA’YA KADAR. Selahattin Tansel, s.225; Türk İstiklâl Harbi, 4, s.56. (Aktarılan Kaynak : Osmanlı’nın Tasfiyesi; s.388’deki dip notlar)
(4) Daha fazlası için bakınız: https://islamansiklopedisi.org.tr/sivas-kongresi (Hazırlayan – Haluk Selvi)
(5) CUMHURİYETE DOĞRU. Mahmut Goloğlu. Türkiye İş Bankası, “Her Açıdan Lozan Konferansı”,131 (Dipnotun alındığı eser: “Her Açıdan Lozan Konferansı, Ahmet Hür)
Bir “Milli Mücadele”, galip devletlerin “gelenekleri – kültürleri alınarak” mı başarılmış olmaktadır? Batılının kültürü gelenekleri batılılar tarafından yoktan yaratılmış kültür ve gelenekler mi? Arabın islamın kültürü ve gelenekleri bizim miydi? Batıyı batı yapan kültür ve geleneklerin temelinde Pelasglar Etrüskler Hunlar yok muydu? Biz dil kültür olarak araplara mı latinlere cermenlere saksonlara mı daha yakınız? Bir milli devletin esasları başka bir milli devletten almaktan daha doğal ne var?
Değerli “Etyemez İmamı”, Bunun basit bir cevabı bulunmaktadır. Her insan (yaşam) ve Toplum : Kendi köklerinden beslenir. Başkasının izinden, iz sahibinin evine (çıkarlarına hizmete) gidersiniz. Sağlıcakla Kalınız.