Basit Ve Yansız Olarak Türkiye Ekonomisi Batıyor mu, Yükseliyor mu? (1)

Vatanseverlerimiz şu anda ASELSAN’da kaç mühendisin ileri teknoloji ürettiğini : Türkiye’nin, son 10 yılda Ordusunun ihtiyacının ne kadarının kendi üretimi ile karşıladığını; Şu anda (2011 yılı itibariyle) okuyan 16-17 milyon öğrencinin çalışma hayatına katıldığında ülke ekonomisine (yaklaşık 150 milyar dolar) ne kadar değer katacağını; Ülkenin borcunun değil, üretme kapasitesinin belirleyici olduğunu biliyorlar mı? 

(Not : 2021-2022 Eğitim-Öğretim yılında toplam 26 milyonu aşkın öğrenci öğrenim görmektedir. Bunun yaklaşık, 18 milyonu, ilk-orta öğretimde ; 8 milyondan fazlası ise, önlisans ve doktora alanında öğrenim görmektedir.)


İçinde yaşadığımız yeniçağda, zenginlik bilginin :
-Bilgi ise, ekonominin başlıca hammaddesi ve en önemli ürünüdür

Günümüzde zenginlik-refah için gerek duyulan temel kaynak ; Arazi, bedensel emek ve makinelerden çok bilgidir.
… 

16’ncı yüzyıla kadar kazanmak için savaşmayı ve tekniğini bilmek marifettir,

17’nci yüzyıldan itibaren ise mal-malzeme üretmek.

20’nci yüzyıla gelindiği herkes üretmeye başlar. Ve bu kez kazanmanın yolu, devletlerarasında yüksek rekabet gücüne (Teknolojiye-Bilgiye) sahip olmaktır. 

-21’inci asır bilgi-teknolojinin, “Efendi”, belirleyici olduğu bir çağdır. Eğer, ‘Yüksek Katma Değer’li mal üretiyorsanız, devler sofrasında yerinizi alabilirsiniz.

Katma değer” : Basit tanımı ile, alınterine, emeğe, hammaddeye bilginin katılması; Bir olan değeri, yüz birim değere yükseltmesidir.

-Örnek : Beş yüz ton (ham) çelik-plastik sahibisiniz ve bunların ederi, bir milyon dolar ;

-Eğer, siz bu malzemelerden bir uçak üretirseniz, size getirisi yüz milyon dolar olacaktır. Açık ifadesi ile, Bir milyon dolar değerindeki ham çelik-plastik, yüksek teknoloji ile işlenerek bir uçağa dönüştürülürse, size 100 kat dada fazla kazanç sağlayacaktır.



2011 Tarihi itibariyle ASELSAN’da :
-Sadece İki bin iki yüz (2200) mühendis, çok geç kalmanın da farkında olarak, bilgi ve yüksek teknoloji üretmenin heyecanı içerisindedir.

ASELSAN şu anda 37 ülkeye ihracat yapmaktadır. 

2002 yılında birçok tesisi kapanma noktasına gelmiş olan savunma sanayi sektörü, Erdoğan hükümetlerinin azim ve kararlılıkları ile Türk Silahlı Kuvvetleri ihtiyaçlarının yurt içinde karşılanma oranının 2003 yılında yüzde 25 seviyelerindeyken; 2007 yılı itibariyle bu oranın yüzde 42’ye, 2010 yılında yüzde 47, 5 ve bu yılın sonunda bu rakamı yüzde 50’ye çıkarılması hedeflenmiştirwww.aselsan.com.tr (*) 

( 31.12.2020 Tarihi itibariyle ASELSAN’da çalışan sayısı, 8.807 kişidir. Bu doğrultuda, 2011’de ülkemizin savunma gereçlerindeki yerlilik oranı yüzde elli seviyesinden yüzde seksenlere yaklaşmıştır.)

… 

Bu bilgiyi de, Milletimizin dününe ait gerçeklerin doğru öğrenilmesi için not düşüyor ve :

-Rizeli Kardeşlerimiz ile ‘Araştırmacı Tarihçilerimize ithaf ediyoruz! 

1855 Paris Dünya tekstil fuarında (Rizeli tekstilciler) birincilik almışlardır. Osmanlının “geri bir toplum!” “olduğunu ileri sürenleri de unutmadan…

-Dahası da var : 

İlgili dönemde İngilizler, Tekstil boya ve tekniği konusunda bizden bedeli karşılığında boyama-dokuma teknoloji de almışlardır. (1) 

… 

Bir ülkenin abartıldı gibi iç-dış borcu çokta önemli değildir. 

Önemli olan : Sizin borcunuzu ödeme kapasitenizin olup olmamasından çok özellikle de günümüzde, bilgi-teknoloji ve katma değerli mal üretip üretmediğinizdir.

-Örnek : 

Dünyanın en borçlu ülkeleri; Uluslararası Para Fonu 2008 verilerinden özet :

-ABD, 12 trilyon 250 milyar dolar (devlet-özel sektör toplam) en fazla borçlu birinci ülke,  

-İngiltere, 10 trilyon 450 milyar dolar dış borçla en fazla borçlu ikinci ülke,  

-Almanya, 4 trilyon 489 milyar dolarla, en fazla borçlu üçüncü ülke,  

-Türkiye, 247 milyar dolar dış borçla, dünyada yirmi üçüncü borçlu ülke. 

Bir ülkenin borç değerlendirilmesinin ilk planında, dış borcunun, milli gelire oranına bakılmaktadır.

Bu anlayışla borçlu ülkelere göre yapılan gelir/borç oranı sıralamasın da;

-İngiltere, dış borcun GSYH (**) Oranı, %375

-Almanya, dış borcunun, GSYH Oranı, %118

-ABD, toplam (dış-iç) borcunun, GSYH Oranı, %85

-Türkiye, dış borcunun, GSYH (*) Oranı, %31

…. 

Genel çerçevede bakıldığında çok borçlu olanlar aynı zamanda yüksek üretim kapasitesine sahip olan ülkelerdir. 

Anlaşılması gereken : Önemli olanın dış borcun miktarı değil, onu ödeme yeteneğinizin ne kadar yüksek olduğudur. 

… 

-Bugün yurt içi ve dışında iyi eğitim alan yaklaşık 16-17 milyon öğrencimiz vardır. Bunların süreç içerisinde sisteme, çalışma hayatına, üretime girmesi ile yaklaşık yıl bazında 150 (yüzelli) milyar dolarlık bir katma değer getireceği öngörülmektedir. 

-Bu değerler, rekabet içerisinde olduğumuz devletlerin dikkate aldıkları en önemli verileridir. 

-Buradan hareketle, bizlerle ilgili, 10-20-30 yıl sonrasının hesabını yapmaktadırlar. 

… 

-Yıl 1980, İhracatımız hammadde ağırlıklı, 2, 5 (ikibuçuk) milyar dolar ;

-Yıl 2002, ihracatımız az miktarda sanayi ürünü ile birlikte yaklaşık, 35 (otuzbeş) milyar dolar ; 

-Yıl 2007, ihracatımız artan şekilde sanayi ürünü olmak üzere yaklaşık, 130 (yüzotuz) milyar dolardır. 

Peki, bu artışın sebebi nedir, artış nereden kaynaklanmaktadır?

İşimiz gereği dünya genelindeki fuarları görür ve diğer devletleri ziyaret ederiz. Mutlaka gittiğiniz yerlerdeki giriş ve çıkış gümrüklerinde aralarında Türkçe konuşanları görürsünüz. 

Açık ifadesi ile, artık Türklerin ayakta, hareket halinde olduğudur.

Bu Rusya’da da böyledir, Çin ve Kore’de de.

İnsanımız, bugün kendini yetiştirmiş, diğer kültürleri tanımış ve mal almakta-satmaktadır.

… 

Devam edecek… 

Türkiye Ekonomisini tarafsız gözle ve gerçek rakamları ile masaya yatırıyor konu ile ilgili meraklılarının sorularını da (bilgimizin yettiğince) cevaplandırmak üzere bekliyoruz… 

www.canmehmet.com

Resim : Tarafımızdan düzenlenmiştir.

(*) Zaman 17.02.2011-Anka ve Radikal 

(**) GSYH; Gayri safi yurtiçi hâsıla, ekonomik büyüklüğünün göstergelerindendir. Ülkede belli bir zaman içinde, üretilen tüm nihai mal ve hizmetlerin para birimi cinsinden değeridir.

IMF bilgileri, 27 Şubat 2009, Star gazetesinden alınmıştır. 

(1) “Sanayi Devrimi Çağında Osmanlı İmalat Sektörü” Donald QUATAERT 

-“Ottoman Manufacturing in the Age of the Industrial Revolution.” 1993 Cambridge University Press 

-“Rize şehrinde, dokumacılar, her zaman, yüksek kaliteli dokumaların üretimine yönelmişler, hatta 1855 Paris dünya Fuarı’nda Rize kumaşları, birincilik ödülü almıştı. Ayaklı tezgahlarda üretilen kumaşlar çeşitli kalitelerde çıkıyordu ve her biri beş topluk birimler halinde satılıyordu Rize de üretilen 40 farklı tür kumaş vardı ve altınbaş adı verilen en kaliteli dokuma, Şehirde dokunan en ucuz kumaşların 17 katı fiyata satılıyordu…” 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Anti-Spam Quiz:

*