Ayasofya’nın müze yapılması, bir “bedel” ve Lozan Antlaşması’nın bir gereği midir ?
Cevabı, aşağıda açık olarak verilmektedir. Bunların yanında, Amerika ve Rus Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin, konu Müslümanlar ve Camiiler olduğu zaman, aralarındaki tüm sahte ayrılıkları nasıl bir kenara bırakarak ikiyüzlü davrandıkları da sergilenmektedir.
…
Tarih : 02 Temmuz 2020.
“Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Sputnik’e, Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması olasılığını değerlendirdi.
‘Prensip olarak, bu kilisenin evrensel bir miras olarak olağanüstü kültürel ve tarihi öneminden hareket ediyoruz. Ayasofya, UNESCO dünya miras listesinde yer alıyor ve biz, güvenliğin ve erişilebilme özelliğinin korunması dahil, bu statüsüyle ilgili tüm taleplere uyulacağından hareket ediyoruz’ dedi.
Zaharova, ‘Bu sıra dışı anıtın statüsüne ilişkin tüm kararların dengeli olmasını, bu sorunun inanlar için yüksek hassasiyeti, bilinen dinler arası bağlamı ve UNESCO Dünya Mirası Anıtları’nın yönetimi alanında mevcut uluslararası yasal düzenlemelerin dikkate almasını bekliyoruz’ diye ekledi.” (1)
* * *
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo da Rusların görüşünü desteklemektedir :
“ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Türkiye’ye Ayasofya’nın müze statüsünün devam ettirilmesi çağrısında bulundu. Pompeo yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Ayasofya’yı yaklaşık 100 yıldır müze olarak yönettiğini anımsatarak,
‘Türkiye Cumhuriyeti’ne katkıda bulunan inanç geleneklerine ve çeşitli tarihlere saygı sözünün örneği olarak, Türkiye hükümetini, Ayasofya’nın müze statüsünü devam ettirmeye ve burasının herkes için erişilebilirliğinin devamını sağlamaya çağırıyoruz.’ ifadesini kullandı.
DIŞİŞLERİ SÖZCÜSÜ AKSOY’DAN, ABD’NİN AYASOFYA AÇIKLAMASINA TEPKİ
…Ayasofya’nın, Türkiye topraklarında yer alan bütün kültür varlıkları gibi Türkiye’nin mülkiyetinde olduğunu anımsatan Aksoy, şunları kaydetti :
‘Ayasofya üzerinde her türlü tasarruf yetkisi, yine Türkiye’nin egemenlik hakları çerçevesinde içişlerimizi ilgilendiren bir konudur. Tabiatıyla herkes kendi düşüncesini söylemekte serbesttir ancak egemen haklarımız konusunda ‘uyarıyoruz, dikte ediyoruz’ üslubuyla konuşmak kimsenin haddine değildir.’ ” (2)
* * *
Hürriyet Gazetesi yazarı Sedat Ergin de konu hakkında bir görüş açıklamaktadır :
“Türkiye’nin Ayasofya karşısındaki ‘Dünya Mirası’ yükümlülüğü (3 Temmuz 2020)
Ayasofya’nın müze statüsünden çıkartılıp yeniden cami statüsüne geçirilmesi yolundaki tartışmalar ağırlıklı olarak ulusal egemenlik ve aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun fetih anlayışını simgeleyen ‘Kılıç Hakkı’ gibi kavramlar üzerinden cereyan ediyor.
Ancak bu tartışmaların bir de Türkiye’nin altına imza attığı uluslararası sözleşmelerle üstlendiği yükümlülükler gibi çok önemli bir boyutu daha var. Ayasofya dosyasını değerlendirirken, meselenin bu parametresini gözden uzak tutmamak gerekiyor…
Son tahlilde Ayasofya ile ilgili herhangi bir adım atılırken, UNESCO’nun listesine 1985 yılında müze kimliğiyle tescil edilen bu tarihsel varlığın ‘Dünya Mirası’ statüsünün dikkate alınması, bu statünün herhangi bir şekilde etkilenmemesi büyük önem taşıyor.” (3)
…
Yazar Sedat Ergin hakkında kısa bir not aktaralım :
“Liseyi Robert Kolej’de okudu. 1979-1987 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesi Ankara bürosunda diplomasi muhabirliği (yaptı),1987 yılında Hürriyet’e geçerek, gazetenin Washington muhabirliğini üstlendi.” (4)
* * *
Peki, Robert Kolej nasıl bir okuldur ?
Robert Kolej’i kuran Amerikalı Misyoner Cyrus Hamlin’in, okulun inşa edildiği yere atıfla :
“Fatih’in İstanbul’u aldığı surlardan, bu milletin kültürünü fethedeceğim.” (5) ifadesi ünlüdür.
…
Robert Kolej’de okuyan Müfide Ferit Tek, ecnebi mekteplerinde Türk çocuklarını nasıl feci bir akıbetin beklediğini “Pervaneler” isimli romanında şöyle özetlemiştir :
“Gerçekte ‘buraya Türk giremez’ demek doğru değildir. Türk girer, fakat Türk çıkamaz.” (6)
* * *
Bu kez Ayasofya ile ilgili Danıştay’ın alacağı karar hakkında farklı bir görüş aktarıyoruz :
“…CNN TÜRK İstihbarat Şef Yardımcısı Fulya Öztürk, son durumu Tarihçi-Yazar Ahmet Anapalı ile değerlendirdi.
Ahmet Anapalı’nın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle :
‘Danıştay, danışılan bir mercidir. Yargıda bulunamaz… Bu… 24 Kasım 1934 tarihinde Atatürk’ün başkanlık yaptığı bir Bakanlar Kurulu kararıdır…
– Eğer Ayasofya camiye dönüştürülürse, uluslararası arenada ne gibi tepkilerle karşılaşırız?
(ABD Dış İşleri Bakanı) Pompeo, Ayasofya’nın Hristiyanlar için önemli olduğunu söylerken, İsrail’in Filistin’de Müslümanların yaşadığı yerlerin işgal edilmesiyle ilgili ‘Bu İsrail’in içişleridir, karışmayız’ dedi. Bu ikiyüzlülüktür. Siyaset Müslümana geldiği zaman farklı, Hristiyana geldiğinde farklı olmaz. Onlar camilere saldırabilirler. Buranın cami olmasını isteyen de, müze olmasını isteyen de birleşip, dünyaya ‘bizim içişlerimize karışmayın’ diye haykırmalı.’ ” (7)
* * *
Ve Ayasofya’nın Müze Olması ile ilgili bakalım arka planda neler yaşanmış ?
1) 10 Şubat 1935 tarihli The New York Times gazetesi :
“Ayasofya’nın Restorasyonu. Ayasofya Bizans Kilisesi, Türkler tarafından 1453’te ele geçirilene kadar, Hristiyan Kilisesi’nin başındaki tacıydı. Bundan sonra, Yunanistan ve diğer Hristiyan ülkeler için bölgesel tutkuların bir mıknatısı olurken; Osmanlı padişahlarının ana camiisi oldu. Haç ve Hilâl arasındaki ebedi mücadelenin sembolüydü; öyle ki, Türkler tarafından kıskanç şekilde korundu…“
…
2) Ayasofya nasıl müze oldu ? Mustafa Kemal Paşa, bunu İngiliz gazeteciye anlatıyor :
Saltanat, 1 Kasım 1922 tarihinde kaldırılmıştır. Bundan yaklaşık bir ay sonra Ankara’ya gelen İngiliz gazeteci Grace Mary Ellison, Mustafa Kemal Paşa ile çeşitli konular arasında Ayasofya’yı da konuşmaktadır.
“…Paşa’ya Hıristiyanlara karşı cömert davranışının ne olacağını sordum. Ayasofya bir Hıristiyan kilisesi olduğuna göre, Hıristiyanların ruhanî lideri Papa’ya geri verilip verilmeyeceğini araştırdım.
Mustafa Kemal Paşa cevap verdi :
‘Eğer Hıristiyan kilisesinin bir tek kolu olsaydı; Ayasofya şimdi bizim Müslüman geleneklerimizin bir parçası olmasına rağmen, bu mümkün olabilirdi. Hıristiyan kilisesi o kadar çok bölündüğüne göre, bu imkânsızdır. O takdirde Ruslar, Yunanlılar ve Anglikanlar bizim topraklarımızda Ayasofya için birbirleriyle dövüşmeye kışkırtılacaklardır. Ve sizin barış için öğütlediğiniz iyi davranış, sonsuz bir çatışmaya yol açacaktır.
Ama yine de Hıristiyanlara dünya gözünde lâyık olan onuru vermek için, elimizden ne gelirse yapmaya çalışacağız ve Ayasofya’yı bir cami olarak korumakla, Katolik kilisesinin gerçekten haysiyetini incitiyorsak, onu, ya bir müzeye çevireceğiz. Ya da tamamen kapatacağız…!’ ” (8)
* * *
Yukarıda yazılanlar toparlanırsa :
– Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova : “Biz, güvenliğin ve erişebilme özelliğinin korunması dahil, bu statüsüyle ilgili tüm taleplere uyulacağından hareket ediyoruz”
– ABD Dışişleri Bakanı Pompeo : “Türkiye’nin Ayasofya’yı yaklaşık 100 yıldır müze olarak yönettiğini anımsatarak, burasının herkes için erişilebilirliğinin devamını sağlamaya çağırıyoruz.”
– Hürriyet Gazetesi yazarı Sedat Ergin : “UNESCO’nun listesine 1985 yılında müze kimliğiyle tescil edilen bu tarihsel varlığın ‘Dünya Mirası’ statüsünün dikkate alınması, bu statünün herhangi bir şekilde etkilenmemesi büyük önem taşıyor.”
Bu noktada bir soru sormak farz oldu !
– 1985 yılında Cumhurbaşkanı kimdir ? Darbeci Kenan Evren. (ABD’ye göre : “Bizim Çocuklar!”).
İşte Ayasofya ve Lozan Hikayemiz.
Kaynaklar :
Resim tarafımızdan hazırlanmıştır.
(1) https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/rusyadan-ayasofya-aciklamasi-1749063
(2) Daha fazlası için bakınız: https://www.hurriyet.com.tr/
(4) https://tr.wikipedia.org/wiki/Sedat_Ergin
(5-6) Daha fazlası ve kaynaklar için bakınız: https://www.canmehmet.com/robert-kolej-dosyasi-mesele-egitim-degil-mesele-somurgecilik-ve-toplumu-kontrol-7.html
(8) Daha fazlası ve kaynaklar için bakınız: https://www.canmehmet.com/cami-olan-ayasofya-nasil-muze-oldu-mustafa-kemal-pasa-ingiliz-gazeteciye-anlatiyor.html