Cumhuriyetten Hikayeler : Bunlar Birbirlerine Ateş Etmez, Ortada Ne Sen Ne Ben… (7)

Ali Şükrü, Osman Ağa ve adamları sırra kadem basmışlar. Hükümet ve Mustafa Kemal oldukça güç durumda kalmıştır. O sırada Mustafa Kemal ile Başbakan Rauf Orbay arasında şu konuşma geçer:

“Atatürk– Şimdi ne düşünüyorsun?

Orbay;– Bir şey düşündüğüm yok. Topal Osman’ı yakalamak gerek. Çankaya’nın arkasında, Ayrancı tarafında Papazın Bağı denilen yerde bulunduğu sanılıyor.

Atatürk;– Nasıl yakalatacaksın?

Orbay – Meclis Muhafız Birliği ile.

Atatürk – Meclis Muhafız Birliği’nde Topal Osman’la gelmiş Karadenizliler var. Bunlar birbirlerine ateş etmezler, ne sen, ne ben, ne Ankara… Bir şey kalmaz.

Orbay – Suçluları yakalatmak mutlak gerek… Eğer Başkomutan olarak ve herhangi bir düşünce ile sizce buna gerek görülmüyorsa, benim bunu yarın mecliste anlatmam gerekecektir.” (1)

Şimdi yaşananları biraz daha açmak adına bu tarihten geriye gidiyor ve o günlerdeki Türkiye Büyük Millet Meclisinde oluşan gruplara ve anlayışlarına bakıyoruz;

Mecliste Gruplar

Birinci TBMM kurulup çalışmalara başlayınca çeşitli konuların tartışılmasında meclis üyeleri arasında görüş ayrılıkları belirmeye başlar.

Bu ayrılıklar giderek türdeş grupların oluşmasına yol açar.

İşte 1. TBMM’de; 1 Grup ve 2. Grup diye adlandırılan gruplarda bu oluşumun sonucudur.

Anayasa’nın kabulü, Londra Konferansı’na davet Mustafa Kemal’in meclis başkanlığı, başkomutanlığı, Sadrazam Tevfik Paşa’ya çekilen telgraf gibi sorunlarda beliren görüş ayrılığı bir dizi grubun oluşmasına neden oldu.

Bunlardan M. Kemal’in etrafında oluşanına 1 Grup, M. Kemal’in en güçlü muhaliflerinin oluşturduğu grup ise 2. Grubu oluşturur.

İkinci Grup için Sabahattin Selek, şöyle diyor:

İkinci Grup ise büyük çoğunluğu ile saltanat ve hilafet taraftarı muhafazakâr fikrin temsilcisi idi ve ayrıca Mustafa Kemal Paşa’nın diğer muhalifleri İle takviye edilmişti.” (2)

Diğer grupların başlıcaları ise istiklal Grubu, Halk Zümresi, Tesanüt Grubu, İslahat Grubu, Müdafaa-i Hukuk Zümresi vs.

Mustafa Kemal, bu durumu Nutuk’ta şöyle anlatıyor:

-“Filhakika sayıları çok, üyeleri sınırlı olan bu hizipler birbirleri ile yarışmaya kalkmışlar ve biri diğerini dinlememek yüzünden..

Misak-ı Milli’nin tesbit ettiği esaslarda kayıtsız ve şartsız birlik ve müttefik olan fikirler ve emeller. Anayasa’nın getirdiği görüşlerde tamamen iştirak etmiş manzarasını arz etmiyordu. Mevcut hizipleri birleştirmek veyahut mevcut hiziplerden birini takviye ederek iş görmek için dolaylı olarak çok çalıştım. Fakat bu suretle hasıl olan neticelerin payidar olmadıkları görüldü. İşte bizzat müdahale zaruri olmaya başladı. Nihayet “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu” adı ile bir grup teşkiline karar verdim.” (3)

Birinci Grup, başlıca şu üyelerden oluşur:

Mustafa Kemal Paşa, Şeref Bey (Edirne), Şevket Bey (Edirne), Emin Bey (Samsun), Mahmut Esat Bey (İzmir), Mustafa Necati Bey (Samban), Kılıç Ali Bey (Antep), Vehbi Bey (Karasi), Zekai Bey (Adana), Avni Bey (Samban), Muhittin Bey (Bursa), Mazhar Bey (Bursa), Mazhar Bey (Üsküdar), Osman Nuri Bey (Bursa), Rıfat Bey (Karasi), Hamdi Bey (Trabzon).

İkinci Grup’ta çoğunluk muhafazakar unsurlardan oluşmasına rağmen çeşitli nedenlerle Mustafa Kemal’in karşısında yer alıp bu grupta kalmış olanlarda da vardır. Ama hepsinin hemen hemen ortak oldukları nokta; Anayasa’nın ülkenin gerçek ihtiyaçlarına cevap vermediği alelacele hazırlanıp kabul edilmiş olduğudur.

İkinci Grup’ta toplanan muhalif milletvekilleri şöyle tasnif edilebilir:

1-Hilafetçi-saltanatçı milletvekilleri,

2- Mustafa Kemal’in artan otoritesi ile diktatör olacağı endişesine kapılanlar.

3- İttihat ve Terakki’yi yeniden canlandırmak isteyenler,

4- Birinci Gruba çeşitli nedenlerle alınmayanlar veya kırgın olup ayrılanlar vs.

Bu gruba önderlik edenler ise; Hüseyin Avni (Erzurum). Albay Selahattin (Mersin), Ali Şükrü (Trabzon), Müfit Hoca (Kırşehir), Mehmet Şükrü (Afyon), Celalettin Arif (Erzurum) vs.

Mustafa Kemal, Nutuk’ta meclisteki, ‘Islahat’, ‘Müdafaa-i Hukuk’, istiklal Grubu’ ve ‘Halk Zümresi’ gibi grupların adını sayarak bunlar arasındaki çekişmelerden dolayı, “Mecliste hükümeti tutmak ve herhangi bir iş yürütmek imkânsız hale geldi” diyor. Hâkim olan şeyin ise, ‘düzensizlik ve anarşi’ olduğunu vurguladıktan sonra

-“Şu halde iki yoldan birinin seçimi kesin bir şekil aldı. Ya bu meclis ile katiyen iş görülemeyeceği gerçeği üstüne yeni tedbirler almak veyahut yaptığımız gibi bir çoğunluk grubu meydana getirtmek.”

Mustafa Kemal bu düşüncesini uygulamaya da koyuyor. Mecliste Topal Osman’ın adının karıştığı “”Ali Şükrü Olayı” da bu doğrultuda oluşuyor. Nitekim Mustafa Kemal, 2. TBMM’nin oluşturulması için yapılan seçimlerde 2. Gruptan kimsenin meclise alınmaması için yoğun çabalara girişmiş ve bunda oldukça da başarılı olmuştur.

Böylece İkinci Grubu meclis bünyesinden tasfiye etmiştir. Bu konudaki en büyük desteği ise, Alevi, Bektaşi kökenli milletvekilleri vermiştir. (4)

**

Gerçeğinde Ali Şükrü olayının arkasında yatan sadece muhalefet anlayışı mıdır?

Burada önce Ali Şükrü, sonrada Necip Fazıl’a kulak verelim;

-Ali Şükrü Bey TBMM’ye girişinden hemen sonra, halkın milli mücadeleye inandırılması ve düşman propagandalarının etkisiz hale getirilmesi amacıyla meclis tarafından oluşturulan İrşad Encümeni’nde görev alarak Anadolu’da dolaşmıştır.

Muhafazakâr bir yapıda olan Ali Şükrü Bey mecliste, Mustafa Kemal’in önderliğindeki Birinci Grup’a muhalif milletvekillerinin toplandığı İkinci Grup’un liderlerinden biri oldu.

İkinci grubun görüşlerini açıklamak ve yaymak üzere Mustafa Kemal’in Hâkimiyeti Milliye gazetesine karşı Tan gazetesini yayınlamaya başladı.

68 sayı çıkabilen gazetenin hemen hemen tüm başyazılarını Ali Şükrü Bey yazdı. Lozan görüşmelerinden sonra yapılan meclis oturumlarında;

-İsmet Paşa’nın hariciyeci olmadığı için Lozan’da acemice işler yaptığını ve TBMM’nin kendisine verdiği yetki sınırlarının dışına çıkarak müzakereleri sürdüğünü savundu.

Lozan’da devam eden müzakerelerin durumu hakkında TBMM’ye açıklanan resmi bilgiler ile dış kaynaklı haberler arasında çelişkileri dile getirdi. (5)

Bakalım Necip Fazıl bu konuda ne demektedir;

“Artık saffet devrini kapayan ve başında bulunanların hakikî kast ve niyetleriyle tezahüre başlayan Millî Mücadele çığırının, sadece iman ve mukaddesat safındaki bu kahraman çocuğunu, sırf mahrem renkleri ve gizli mânaları sezdiği ve bu yüzden muhalefete geçtiği için vahşice öldürttüler! Öldürtmediler, biri öldürttü; bu kimdir??? Şehit Ali Şükrü’yü, arkasından boynuna bir ip geçirtmek, hemen sağ kolunu kırdırtmak ve başına bir balta indirtmek suretiyle öldürten şahıs, bu işde alet olarak Giresun’lu Topal Osman’ı kullanmış; peşinden de aynı derecede korkunç bir tertiple bedbaht aletine ölümü tattırmıştır. Hile ve tertip dehasına bakın siz!” (6)

**

“Topal Osman Olayı” nı burada bırakıyor ve;

“sırf mahrem renkleri ve gizli mânaları sezdiği ve bu yüzden muhalefete geçtiği için vahşice öldürttüler!” iddiasına açıklık getirmek üzere;

“Atatürk neden halife olmak istedi?

Sorusu ile -belki de ilk kez burada açıklanacak- –kaynağından verilmiş çok ilginç- bilgilerle meraklılarının;

-“Yakın tarihimizin üzerine neden ağır bir örtü serilmiştir?”

Anlayışının yanında belki de, Sayın Süleyman Demirel’in;

-“Milletimiz bir yüzyıl daha gerçekleri öğrenmemelidir!” öğüdü de sürpriz bir şekilde cevap bulabilecektir.

www.canmehmet.com

Resim : Tarafımızdan düzenlenmiştir.

Kaynakça; Cemal Şener, “Topal Osman Olayı”, Etik yayınları, Berdan Matbaası, 12. Baskı

(1) a.g.e. Dip Not 34; Rauf Orbay, Yakın Tarihimiz, c.4, s.82.)

(2) a.g.e. Dip Not; 32; Sabahattin Selek, Anadolu İhtilali, s.592.)

(3) a.g.e. Dip not 33; Mustafa Kemal, Nutuk, c.2, s.595.)

(4) “Topal Osman Olayı”, Cemal Şener,

(5) Avni Özgürel, (13 Temmuz 2003). “Ali Şükrü ve Topal Osman”. Radikal. (3 Temmuz 2010)

(6) Yazının tamamı için bakınız; http://yahyaduzenli.blogspot.com/2012/04/ali-sukru-bey-trabzonda-nicin.html

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Anti-Spam Quiz:

*