Yakın tarihimizle ilgili, İstanbul Bilgi üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mete Tunçay, Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü’nün kurucu başkanı, Prof. Dr. Cemil Koçak, ABD’nin Wisconsin Üniversitesinde Osmanlı Tarihi Bölümünü kuran dünyaca ünlü tarihçi, Prof. Kemal Karpat’ın, Gazeteci Neşe Tüzel’in konuşmalardan derlenen ve aralarında Milliyet yazarı Taha Akyol’un da olduğu yazarların ilmi tespitlerini, “Korkusuz Tarih”, kitabından aktardık. Ve tekrar gördük ki, Devlet ve vatandaş, “tartışılmaz gerçeklik” anlayışını benimsemiş, yazılmış tarihin tartışılmasını istememektedir.
…
Ahdevefa göstermeyenler çok önemli değildir,
-“Karakterinin gereği” Der, geçersiniz.
-Ancak…
-Ahdevefa göstermeyene güvenilmeyeceği kavranıldığında…
-“Eyvah… Eyvah… Eyvah!”
…
Kulaklar ve gözler aklın kapısı..
Akıl zekânın torbasıdır.
….
Akıl torbamızda ne vardır?
-Diğerlerinin tıka-basa! doldurdukları mı?
-Kendimizin okuyarak ve özümseyerek bir sonuca giderek doldurdukları mı?
“Düşünebilen insan”, kendisi için uygun görülmüş, düşünülmüşleri kabullanen değildir.
Kendi öğrendikleri ile sorgulayarak bir sonuca gidebilen varlık insandır.
Papağandan da bir farkımız bu olsa gerek. Ezberletinleri tekrarlamamak, sorgulamak…
…
Ve meraklısına araştırması için satır başlarını vererek konuyu sonlandırıyoruz.
-Atatürk bir İngiliz’den mi vize almıştır, Samsun’a çıkmak ve ülkeyi kurtarmak için?
-“İşgal sırasında İngilizler, “İstanbul’u Türkler’den geri alalım, Yunanlılar’a verelim, Ayasofya’yı kilise yapsınlar…” düşüncesi tartışılır, ancak bulunan bir çözüm nedeniyle mi vazgeçilmiştir, bu da tartışılmalıdır…
-Çanakkale Savaşı’nda tek kolunu kaybettikten sonra, Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi’nin Şam’daki mezarını basıp;
-“İşte yine döndük Selahaddin! Şu anda benim burada bulunuşum, Haç’ın Hilal’in üzerindeki zaferinin bir kutsanışıdır” diyerek, adeta yaşanan bin yılı özetlemektedir… Bu neyin zaferidir?
-“Dolmabahçe Sarayı’nın bir penceresine dalıyor o gün (İngiliz istihbarat subayı) Bennett ve İşgal ordusu kumandanı General Milne, son padişah Vahideddin, bir görevli ve kendisinin olduğu dörtlü toplantıyı hatırlıyor… O görüşmenin ardından da (İngiliz işgal kuvvetleri komutanı) Milne’nin son padişah için söylediği;
-“Bu adama fazla güvenilmez” sözünü…
Vahideddin’in her an Direniş Hareketi’ni başlatmak üzere Anadolu’ya geçebileceğini anlayan İngilizler Dolmabahçe Sarayı’nın etrafına dikenli tel çekerler…
-“Peki, o zaman bu işgalciler, Vahdettin’e değil de kime güvendiler?” Bunlarda tartışılmalıdır…
“Osmanlı’nın son padişahı, düşmandan korktuğu için mi, düşmanının gemisi ile ülkeyi terk etmiştir?”
-Sahi Ya! Bu hiç aklıma gelmemişti? İnsan kaçacaksa düşmanının gemisi ile neden kaçsın?
…
“Çanakkale Geçilmez!” diye dururken aynı Çanakkale’den iki sene sonra aynı düşman 55 parça gemisiyle İstanbul’unuzu, canınızı, göz bebeğinizi işgal ediyor… Tam 5 sene süren bir işgal…
Şehzadebaşı’ndaki karakolda 7 şehitlik istisna hariç bir tek çatışma olmaksızın geçen 5 sene…
Ve 6 Ekim 1923’te, yani Lozan’dan 11 hafta sonra kutlanan İstanbul’un kurtuluşu!…
1 Mart’ta besmeleler, hatimlerle açılan bir meclisin açılışından 48 saat sonra kaldırılan hilafet!…
…
Ve bir tespitte Mısır koloneli Lord Cromer’in hatıratından :
“Bir ülkeyi ele geçirmek zor değildir. O ülkede halkın güvendiği, sözüne inandığı, peşinden gittiği adamlar vardır. Askeri işgalin başladığı gün bunları garnizona toplarsınız, geri kalan halk yığınları posadır.
O ülkeyi en az elli yıl istediğiniz gibi yönetirsiniz…” (1-2)
…
Biz açık büfe misali ilmi tespitleri güvenilir kaynaklardan sergiledik…
Bundan sonrası meraklısının çok çeşitli kaynaklardan araştırmasına kalmaktadır.
Resim : Tarafımızdan düzenlenmiştir.
(1) “Atatürk`e nasıl vize verdim” İngiliz İstihbarat Subayı John Godolphin Bennett.
(2) Gazeteci-yazar Fatih Tezcan