Islahatlar Ve Devrimler, Noel Ağacına Süs Olmak İçin mi ? (13)

Soruyu, Devlet, hükümet, üniversite, yargı, asker, medya ilgililerine ve tüm siyasetçilere soruyoruz: Türkiye bilgi akışında neden Batılı (ABD-İngiltere-Almanya vb. ait) üç-beş haber ajansından beslenerek; dünya, bölge ve ülke meselelerini  tek taraflı görmeye şartlandırılmaktadır?

Türkiye: Dünya, Bölge ve kendi meselelerini sadece üç-beş tekelleşmiş/devletleşmiş batılı medyadan mı öğrenmeli ve onların görüşlerine göre mi kanaat oluşturmalıdır?

Bir Brezilyalı, Hintli, Çinli, Rus ve Japon, dünya meselelerine hangi gözle nasıl bakmakta;

Bir Mısırlı, İranlı, Afgan ve Suud düşünürü bölge meseleleri hakkında ne düşünmektedir?

Halkımız, tek taraflı bilgilerle dünya, bölge ve ülke meseleleri doğru olarak nasıl değerlendirilebilecek; bunun neticesinde bir seçim döneminde sandığa hangi gerçekleri öğrenmiş olarak gidecek ve seçeceği siyasetçiler hakkında isabetli karar verecektir?

Harmanı yel deliyi el mi döndürmektedir?

Bugün içerisinde bulunduğumuz –bilgi/teknoloji üretilememesi– durumu ve nedenlerini geniş bir pencereden görülebilmesini sağlamak için, 18.yy’dan itibaren: Yönetim, Ordu, Eğitim, Ekonomi ve Kültür alanlarında yapılmış ıslahat ve yenilikler, eş zamanlı olarak üç bölümde yayına verilecektir.

Yayınlanacak ilgili üç bölümün sonunda yaklaşık 250 yılda yapılmış: “Islahat, Yenilik, İnkilap ve Devrimlerin, ülkeye ve halka neler sağladığı sonuçları ile birlikte açıklanacaktır. Aranacak cevap;

Islahatlar ve Yenilikler bizi rekabetçilerimize karşı güçlendirdi mi?

Yoksa bizi güçlülerin güçlerine güç katmak için yapılandırdı mı?

Okuyanlara bir ışık tutmak adına başlamadan, Islahat (reform), İnkılap, Devrim, Tekamül (evrim)  Rönesans ve Tanzimat kelimeleri kısaca tanımlanırsa;

-Islahat; (Reform) : Sözlük anlamı olarak düzeltme, iyileştirme anlamına gelmektedir. Osmanlı Devleti’nde reform karşılığı olarak “Islahat” deyimi kullanılmıştır. Geniş anlamda

“Reform”; toplumun ihtiyaçlarına cevap vermeyen kurumları, çağın ihtiyaçlarına ve şartlarına uygun olarak yeniden düzenlemektir. Reformlar o ülkenin hukuk düzenine uygun olarak yapılır. Değiştirilebilir, “zorlayıcı” değildir.

İnkılap: Türk Hukuk Lügatı’na göre ise, Bir Devletin sahip olduğu siyasi, sosyal, askeri alanlardaki kurumların devlet eliyle, makul ve ölçülü metotlarla köklü bir biçimde değiştirilerek yenileştirilmesidir. İnkılap olayının gerçekleşebilmesi için bazı şartların bir araya gelmesi lazımdır. Bunlar: a)Toplumun karşı karşıya kaldığı “idari, adli”, “sosyal” ve“ekonomik” buhranlar b) “Fikir hayatı”nın gelişme göstermesi ve inkılabı hazırlayıcı çalışmaların yapılması. (Fikirsiz inkılap olmaz). Montesqieu, Voltaire, Jean Jacques Rousseau olmasaydı, Fransız İnkılabı olmazdı. “Türkiye’de ise inkılap fikri 18.yy. sonlarında ve 19.yy. başlarından itibaren açılan modern okullarda eğitim gören mektepli gençler arasında yeşermeye başlamıştır.  II.Meşrutiyet dönemine gelindiğinde, Fransız İnkılabı düşünürlerinin yanı sıra, Namık Kemal, Şinasi, Ziya Paşa gibi Tanzimat Dönemi fikir adamlarının; Tevfik Fikret, Ziya Gökalp, Abdullah Cevdet gibi Meşrutiyet aydınlarının eserleri onların düşünce atmosferini oldukça etkilemiştir.

-Devrim: Zaman zaman ihtilal ve inkılap kavramlarının yerine kullanılan “devrim” kelimesi, “devirmek” fiil kökünden türetilmiş olup, daha çok ihtilal anlamındadır. Burada inkılap kavramı yok sayılmıştır.

-Tekamül (Evrim): ilerleme, gelişme, olgunlaşma anlamına gelmektedir. Evrim kavram olarak mevcut

kurumun veya herhangi bir varlığın ideale, daha iyiye doğru gelişmesini ifade etmektedir.

-“Rönesans: Kelime anlamı, “yeniden doğuş” demektir. İlimde, sanatta, fikirde, edebiyatta yeniden doğuşu ifade etmektedir.

-Tanzimat: Kelime anlamı düzene koymak, çekidüzen verme olup Türk Tarihinde bir devreyi ifade eden özel bir kelimedir. (1)

Bu açıklamaların yanında  Islahata (reforma) gerek duyan Osmanlı İmparatorluğunu biraz tanıyalım.

-Türkler’in tarih boyunca kurdukları en büyük devletlerden biri olan “Osmanlı Devleti”, dünyanın üç büyük kıtasında önemli Topraklara ve stratejik noktalara sahip olup, yükselme döneminde devrinin tek süper devleti durumundadır.

Bunun sebebi; uyguladığı: bilinçli politika, disiplinli ve güçlü bir *askeri teşkilata sahip olması, idari siyasetteki inceliği, adilane davranışı, taassuptan uzak ve hoşgörüye dayanan bir dini anlayışa sahip olmasıdır. Osmanlı Devleti’nin gelişmesi, yeni toprak kazançları elde etmesi gelişigüzel değil, bir program dahilinde ve bilinçli bir biçimde gerçekleşmiştir.

Ancak daha sonraları Avrupa’da meydana gelen Rönesans, Reform, Fransız İnkılabı gibi gelişmeler, Avrupa’da da önemli değişikliklere yol açmış ve “Batı Medeniyeti” denilen, bugün hala varlığı ve gücü devam eden bir medeniyet doğmuştur.

Avrupa’da yaşanan gelişmeler Osmanlı Devleti’nde olmamış, ‘Yeni Çağ’ın bu en büyük dünya devleti, ‘Yakın Çağ’da hızlı bir gerilemenin içine girmiş ve 20. yy’ ın başlarında çöküşle karşı karşıya kalmıştır.(2)

Yukarıdaki açıklamalardan, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir Medeniyet -Kültürü- oluşturduğu veya sahip olduğu anlaşılmaktadır.

www.canmehmet.com

Devam edecek…

(Batılıya benzemek için yapılan) Islahatlar dayatma mıdır, bir gerekten mi doğmuştur?

Resim : Tarafımızdan düzenlenmiştir.

Kaynak;

(1) Daha fazlası için bakınız; http://www.baskent.edu.tr/~ekisikli/not1.html

(2)A.g.y.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Anti-Spam Quiz:

*